31 Aralık 2009 Perşembe

2010


Merhabalar
2010 yılı tüm dünyada huzur, mutluluk ve barış getirsin...
Allah herkesin gönlüne göre versin...
Sevdiklerimizle tatlı yıllar geçirmeniz dileğiyle...
2 GÖNÜL BİR OLSUN
0 SIKINTINIZ OLSUN
1 KAHVENİZ ELİNİZDE
0 DÜŞMANINIZ OLSUN ...

28 Aralık 2009 Pazartesi

Forum İstanbul ve 4 Boyutlu Macera


Merhabalar sonunda geldim desem: Ceydam beni dekmeliyecekmiş bir önceki yazımda yorum yapmış:)Korkudan bende geleyim bari dedim...
Dün nihayet şu Forum İstanbul'a gidebildik...Emre'yi evde japon yapıştırıcısıyla yapışmış halınden zorla sıyırdık...Öğle ezanı okunuyordu evden çıktık Yatsı ezanıyla eve döndük...Gez, gez bitmedi ayaklarımızın tabanları patladı...
4 boyutlu hız,heyecan,macera yaşatan 6 dakikalık sinema yerine girdik...Emre'nin girmesini çok istemiştim eşim benimde girmemi istedi.Ben korkarım sen gir derken üçümüzde girdik...Gidenler bilir; hareket eden özel koltuklarına oturuyor ve kemerle bağlanıyorsun...Gözlük veriyorlar takıyorsun...Perdeler kapanıyor ve film başlıyor.Film de tren raylarında çok süratle yol alan maceracı vardı... Yollarda kırmadık, dökmedik yerler kalmıyor;trene çarpışıyorsun ve koca bir dinazor seni yutuyor...yanlardan lavlar çıkıyor ve kayalara çarpınca koca koca kayalar üstüne geliyor...Sanki ekrandan çıkıyor ve üstüne düşüyormuş gibi hissi verdiğinden bir bakmışım benim eller başımda; başımı koruyorum...Sağda, solda kayalardan korunmak için eller hareket halinde ve ayyyy diye çığlık atıyorum...Kendimi toparladım ve Emre'ye baktım zavallı korkudan gözlerini kapamıştı...Koltukda kımıldaman duruyordu...
Ses de çok açık olduğundan takır takır gidiyorsun ve koltuk da takır takır sesler çıkarıyor ani sola ve sağa dönüşlerde koltuk da hooop sola ve sağa yatıyor...
Film bittiğinde 10 dakika kadar kendine gelemiyorsun bacakların titriyor ve kulakların uğulduyor... Müthiş bir heyecan ve macera mutlaka gidin derim ve ben yine gitmek istiyorum...

Emre baştan tuvaletim geldi anne dediğinde; wc ye gitmiştik zavallı film bitince anne wc ye gidelim dedi...Toparlan oğlum dedim:))

Akşam uzun uzun Konuştuk çok etkisinde kalmıştı ve bu sabah anne ne olur gene gidelim diyor...

Babanı gidelim diye bir süre kandıramayız (bu gezme ona acılı ve tuzlu oldu..p)

Teyzenlerle yada halan gelince gideriz dedim...

Bende istiyoruuuum GeCe kardeşim nasılsın? Virgo ablaaa sen nasılsın? Kızlar bak ben sizi nerelere götürecem hadi gezmeye gidelim mi?Attaaa gidecez..p.

NOT:ARKADAŞLAR BAZI BLOGLARDA PROFİL SEÇİN VE YORUM GÖNDER DİYOR YA ORAYA TIKLIYORUM YORUM GİTMİYOR:(((SEBEBİNİ BİLMİYORUM AMA SANIRIM BENİM PC DEN KAYNAKLANIYOR BİLGİNİZ OLSUN:((LÜTFEN KALDIRIN ŞU PROFİL SEÇMELERİ DİREKT YORUM YAZALIM...

18 Aralık 2009 Cuma

YERLİ MALI YURDUN MALI


Merhabalar geldim, gelicem derkene; çevremdekilerin dürtmesiyle geldim efendim:)


Dün Emre ve bizim için güzel bir gündü. Okulda yerli malı günü yaptık. Anneler arasında günlerce süren telaş nihayet bitti. Sen onu yap, sen bunu pişir, para topla şunu alalım bunu alalım...(katkı sağlamayanlarda çoktu ama canları sağolsun)


Bize düşen poğoça idi Emre elmalı kek yapmamı istedi ama anneler arasında plan yapılmıştı:)


Neler vardı neler azıcık canınız çeksin..p.. Kekler,poğoçalar,elmalı turtalar,şekerpare,börek çeşitleri,prenses tatlısı,kurabiyeler,sarmalar,meyveler ve kuruyemişler...meyve suyu...


Koşturmaca biter mi? Beni tanıyanlar bilirler fırfır dönerim yerimde duramam...pc deyken bile:)


Okula annelerden kim katılacaktı bu gün için tartışma konusu olmuştu; ben dedim öğretmene sorun o söylesin..Öğretmende okul aile birliğine üye olanlar gelsin deyince haliyle bende hop gittim:)))


Güzel geçti ; yenildi, içildi ve şiirler okundu Emrenin keyfine diyecek yoktu:)


Bu hafta pazartesi akşamı eşimin babannesi Bandırma'dan bize geldi...Bir kaç gün bizdeydi derslerime ve bloglara bakamadım...Babanne tv seyrederken mutlaka yorum yapar ve size birkaçını yazmak istiyorum çok komık kadın ya...


Reklamlarda arabada bebekler uyuyor...


_Bu bebekler hergün uyuyor kafaları uyurken düşüyor yazık değil mi? Onları yatırsalar ya...


Acun Ilıcalı cola reklamında...


_Bu adam hep içiyor her gece içiyor:)


( Emre ne zaman o reklamı göre başlıyor gülmeye anne hala içiyor diyor:)


Haberleri dinliyor...


-Ya yazık bu başbakana; anarşistlerden zayıfladı cık cık cık eskiden böyle miydi? Emre'ye de nasihatı var sakın oğlum; sen başbakan olma sende zayıflarsın:)))


Kadıncağız ilk geldiğinde evi geziyor oyy bu eşyalar Atatürk 'te bile yoktur diyor..Evdeki büyük akvaryumu gördü Başbakanda bile yoktur böyle balıklar dedi.:))Herkesin evinde var bunlar dedim güldü...Allah sağlık versin sana...Çoooook dualar etti bana:)))


Emrecik yine bitmek bilmeyen sorularıyla beni bunaltıyor...Nerden aklına geliyorsa bu sabah sorduğu soruyu söyleyeyim...


- Anne hani barajlarda;derelerde ve içtiğimiz sular var ya tatları nasıl değişik oluyor?Mesela su içiyoz başka su alınca onun tadı değişik nasıl oluyor?


_ Yeraltı kaynaklarından ve taşlardan desem bilmem ki:((( afalladım yine:(((


Görüşmek üzere...

3 Aralık 2009 Perşembe

KOŞTURMACA


NOT: Bu resmi dün yaptım bütün gün uğraştım:(tam bitmek üzere iken ablam Virgoyla konuşuyorduk ben ona dalmışkene yanlışlıkla programı kapat (kaydetmeden) çıldırdım:(ALLAH tekrar yaptım ama bu sefer pratikleşmişim fazla uzamadan neyseki bitirdim...


Bayram geçti ama hiç birşey anlamadık eski bayramların tadı yok. Ziyaretler koşturmaca derken zaman geçiverdi ve artık bayramları sevmiyorum:(

Okullar açıldı koşturmacaya devam ediyoruz...Emre'nin dersleri, dertleri yoğun bir şekilde ilerliyor...

Bu sabah ezberlenmesi gereken konuları vardı; konu Cumhuriyetin İlanından sonra yapılan yenilikler...

Ben ona okudum; anlattım kendiside tekrarlıyor...

Ara vermiştik kendisi bilgisayarda oyun oynuyordu bana seslendi...

-Anne ezber konusunu çalışalım saat geliyor:)

-Tamam oğlum anlat bana aklında kalanları:)BAŞLADI

-Hastaneler,okullar,köprüler yapıldı;fabrikalar açıldı.

-Almanca harfleri kalktı; hani Kuran da varya eh o harflerin yerine Türkçe abece geldi:))) (ARAP harfleri karıştı)

-Fes, çarşaf, sarma (elleri başında tarif ediyor) kalktı..

SARMA kalktı yerine biber dolması mı geldi oğlum SARIK o:))

Yerine modern kıyafetler geldi..

-Kadınlar sayıldı sevildi:) (seçme ve seçilme hakkı)

-Ailelere Soyadı verildi Atatürk'e Atatürk soyadı verildi ay Mustafa Kemal'e Atatürk soyadı verildi..

Neyse sonunda ezberledi ve yola çıktık bilgisayarda oyun oynanırken böyle karışıklıklar oluyor tabi...

Şimdi benim de ödevlerim var çıkmam lazım.Bu akşam için broşür hazırlıcam:(nasıl ne renk ve ne konuda yapıcam bilmiyorum İLHAMMMM gel bana gel gel benim olasın :((

Ben çıkıyorum tekrar görüşmek üzere HOŞÇAKALIN...





26 Kasım 2009 Perşembe

BAYRAM VE FIKRA....



GÖNLÜNÜZ HOŞ TATLI OLSUN
MİDENİZ LÖP LÖP ET DOLSUN
CÜZDANINIZI MAHALLE BÜCÜRLERİ SOYSUN
BAYRAMINIZ MÜBAREK OLSUN...

Terbiye
3 arkadaş varmış.Sanane, banane, terbiye... terbiye hastalanmış evde
yatıyormuş..sanane ile bananede eczaneye ilaç almaya
gitmişler.
Eczacı sormuş senin adın ne?
-Sanane
Peki senin adın ne ?
-Banane
Sizin hiç terbiyeniz yok mu evladım?
Var evde hasta yatıyor diye cvp vermişler.

24 Kasım 2009 Salı

YETİŞTİM Mİ?


Geç oldu farkındayım ama önce kardeşim GeCenin sonra yeğenim, arkadaşlarım ve kendi hocalarımın HOCALAR gününü kutluyorum:)

Hoca camide ama benim sevdiğim hocalar gönlümde:))

Bizim Emre'nin öğretmenine sınıf anaları hediye almışlar para toplamışlardı...Görmedim ama duyduğum kadarıyla AVON dan parfüm fırça ve cilt kremi almışlar:) Kadıncağız hangi parfümü sever, cilt tipine uyan krem bulabildiler mi bilmem ama güle güle kullansın ne diyeyim...

Ay durun ateşte yemek yanıcak söndüreyim...

Geldim yemek kurtulmuştur az daha gidiyordu yakaladım:)

Çok uzun zaman oldu bloglara giremedim geçen hafta Emre hafif ateşlendi doğru doktora gittik...(korkudan )çok şükür hafif boğaz kızarıklığı; antbiyotiksiz ateş düşürücüyle atlattık...Emrenin keyfi yerindeydi dirençli olduğundan hastalığı daha o gün geçti tabi ..

Şimdi salgın olması dolayısıyla dr lar rapor veriyorlar hafta sonuyla birlikte 5 gün evde kalan Emre havalara uçtu...Benim sinirler de sanki diskodaymışlar gibi hiç durmadan coştu:(

Emre'den pc ye dokunamadım bile:(

Okula gidiyor artık ve benim extra işlerim çıktı bir de pc yle aramıza soğukluk girince bloglara hiç giremedim:(

Perşembe - Cuma akşamları Grafikerlik kursuna devam ediyorum...

İlk zamanlar çok zorlandım ama şu an iyiyim hatta çok iyi desem...P

Eşimin ve kardeşimin zoruyla girdim bu kursa yapamam diyordum.

Hatta eşim o kadar ısrar etti bana yardım edicekti...Beyefendi 2 kere kursa gitmişti (işsiz kaldığı dönemde) o yüzden bi-li-yor-du...

Kocadan hoca olur mu? Bu nasıl oluyordu? diye sorsam hemen volume yükseliyor;aman yerine otur, sormuyorum deyip gömülürdüm derse:((

sebebi ise malum unutmuş;haliyle yapamıyor)))

Önemli olan zoru başarmak değil mi? Çalıştım,uğraştım ve yapıyorum şimdi eşim soruyor aaa nasıl yaptın bunu diye:))HIHH meslek sırrı söylemem diyorum:)Banane 2 kursa gitti ya bilsin:))

Neyse arkadaşlar, hocalar sizlere şimdilik Allaha Ismarladık diyorum gelicem ve hepinizi dolaşıcam SÖZ...

Ben gidiyorum....Nereye mi?

Emre'yi almaya okul çıkışı geldi bile..Bugün annemdeydim bayram temizliğine yardım etmeye çalıştım o yüzden yazıyı geç yazıyorum...
NOT: Ay kendiminde öğretmenler günü kutlu olsun yarı Hocayım ne de olsa Gelin Ayşem kutlamış çok sağolsun...Cansucum merak ettiğin için teşekkürler geliyorum canım .

9 Kasım 2009 Pazartesi

Atatürk'ün Son Mektubu!


Siz beni halâ anlayamadınız .
Ve anlamayacaksınız çağlarca da...
Hep tutturmuş "Yıl 1919, Mayıs'ın 19'u" diyorsunuz.
Ve eskimiş sözlerle beni övüyor, övüyorsunuz .
Mustafa Kemâl'i anlamak bu değil,
Mustafa Kemâl ülküsü, sadece söz değil.

Bırakın o altın yaprağı artık,
bırakın rahat etsin anılarda şehitler.
Siz bana, neler yaptınız ondan haber verin.
Hakkından gelebildiniz mi yokluğun, sefaletin ?
Mustafa Kemâl'i anlamak yerinde saymak değil.
Mustafa Kemâl'in ülküsü, sadece söz değil.

Bana, muştular getirin bir daha,
uygar uluslara eşit yeni buluşlardan..
Kuru söz değil, iş istiyorum sizden anladınız mı ?
Uzaya Türk adını Atatürk kapsülüyle yazdınız mı ?
Mustafa Kemâl'i anlamak avunmak değil,
Mustafa Kemâl ülküsü, sadece söz değil.

Halâ, o, acıklı ağıtlar dudaklarınızda,
halâ oturmuş, 10 Kasımlarda bana ağlıyorsunuz .
Uyanın artık diyorum, uyanın, uyanın !
Uluslar, fethine çıkıyor, uzak dünyaların..
Mustafa Kemâl'i anlamak gözboyamak değil,
Mustafa Kemâl ülküsü, sadece söz değil..

Beni seviyorsanız eğer ve anlıyorsanız ;
laboratuvarlarda sabahlayın, kahvelerde değil.
Bilim ağartsın saçlarınızı.. Kitaplar..
Ancak, böyle aydınlanır o sonsuz karanlıklar...
Mustafa Kemâl'i anlamak ağlamak değil,
Mustafa Kemâl ülküsü, sadece söz değil.

Demokrasiyi getirmiştim size, özgürlüğü..
Görüyorum ki, halâ aynı yerdesiniz, hiç ilerlememiş,
birbirinize düşmüşsünüz, halka eğilmek dururken.
Hani köylerde ışık, hani bolluk, hani kaygısız gülen ?
Mustafa Kemâl'i anlamak itişmek değil,
Mustafa Kemâl ülküsü, sadece söz değil.

Arayı kapatmanızı istiyorum uygar uluslarla.
Bilime, sanata varılmaz rezil dalkavuklarla.
Bu vatan, bu canım vatan, sizden çalışmak ister,
paydos övünmeye, paydos avunmaya, yeter, yeter !
Mustafa Kemâl'i anlamak aldatmak değil,
Mustafa Kemâl ülküsü, sadece söz değil...
Buradan alıntıdır. tık...

5 Kasım 2009 Perşembe

MENGEN AHÇILIK OKULU











Dayımın kızının yolladığı bu maildeki bu karikaturleri çok sevdim sizlerde seversiniz umarım...(Bir yastikta yayınına benzedi sanki:)))

2 Kasım 2009 Pazartesi

SELAM


Tatil bitti; şükür pc yine bana kaldı derken aklım yine onda şu nalet grip çıktığından beri iyice huzursuz oldum:(

Bende paniklik, titizlik ve dırdır iyice artmıştır..Evde, yolda her aklıma gelişte ellerini yıka, ıslak mendilini sürekli kullan, pürel kullan diyorum.

Aman oğlum, canım oğlum vs...( çok rahat bu çocuk;el yıkama huyu azdır ama bakıyorum da zavallı benden bıkmış olacak ki doğru lavaboya.)

Allah hepimizi korusun diyorum...

Dün Üsküdar'da kardeşim GeCe deydik şu meşhur akraba günümüzü yaptık kendisi 2.ci sıradaydı bense 10.cu sıradayım daha çok var:) ok güzel bir gün geçirdik o fırtınaya aldırmadan yollara düştük...Baştan dualar okuduk,yedik, içtik...

Cumartesi günü;okul aile birliğine üye olduğumdan toplantıya katıldım.Ordan arkadaşıma geçtim.

Cuma günüde 18 yıllık olan okuldan arkadaşıma geçtim.Akşamı misafir ağırladım.

Perşembe günü küçük kikirdek yeğen bize geldi ve bizde kaldı...

Çarşamba günü okul yarım gündü ve tatile girdik sevinçten uçuyorduk:))

Harala,gürele geçen günlerden sonra yorgun olduk ve bugun okula giderken yolda Emre sordu: (kendisi yağmurdan hatta gökgürültüsünden çok korkar:)

-Anne bugün de gökyüzünden damlalar düşecek mi?

-Bilmem düşebilir..

-Anne bugün gökyüzünden damlalar düşecek mi?

-Allah bilir oğlum hava kapalı yağabilir.

Bu arada yolda tavanlardan pat diye damla düşüyor.Bak işte dedim düşmeye başladı bile...

-Ama bu yağmur değil ki anne.

-Bugün gökyüzünden damlalar düşecek mi?

- Of oğlum damlayı bilmem ama yerden mi, gökten mi? beş kardeşler düşecek yürü...

- Elini yıka, ıslak mendil kullan,yerlerde sürünme,yere düşen kalem silgini hemen sil yada yıka,ağzına sokma,heryeri elleme...

-Of anneeeee...:(((((

Tamam oğlum tamam:(

Ben çıkıyorum...okula gidiyorum...Emre çıkmak üzere dilimi tutmak zorundayım ama merak ediyorum, dediklerimi yaptı mı?

Bir reklam var;hazır çorba reklamı orda kadın delikanlı oğlunun sürekli peşinde bende mi öyleyim acaba:)





28 Ekim 2009 Çarşamba

ATAMIZIN SÖZÜ VE CUMHURİYET BAYRAMINA ÖZEL BİR FIKRA...

ATAMIZ BAKIN NE DEMİŞ ?

CUMHURİYET YÖNETİMİ
Türkiye Büyük Millet Meclisinin Saygıdeğer Üyeleri!
Büyük Millet Meclisinin hayırlı ve bereketli elinin, Türk milletinin geleceğini yönetmeye başladığının beşinci senesini kutluyoruz. Bu vesileyle yüksek heyetinizi saygıyla selâmlarım.
Geçen sene Büyük Millet Meclisi, Türk milletinin gerçek arzularına uygun olarak devlet şeklini Cumhuriyet olarak kararlaştırdı. Cumhuriyet yönetimi, ülkemizin en uzak köşesine kadar büyük bir heyecanla ulaştı, kabul gördü. Millet; cumhuriyetin,Türk vatanını asırların kötü yönetiminden kurtaracak ve ülkeyi lâyık olduğu gelişme seviyesine ulaştıracak yegâne yönetim şekli olduğunu anladı. Millet, cumhuriyetin şu anda ve gelecekte her türlü tehlikeden korunmasını talep etmektedir. Milletin talebi, cumhuriyetin denenmiş, sınanmış ve olumlu sonuçları alınmış bütün esaslara bir an evvel ve tam anlamıyla geçilmesi şeklinde ifade edilebilir. Yüksek Meclisin büyük bir önem vererek uğraştığı teşkilâtı esasiyede (Anayasa'da), milletin talebini karşılamak hepimizin görevidir. Diger taraftan, hükûmetin görevi, gelişmiş ve medenî yönetimin bütün gereklerini anlaşılır ve çok hızlı bir şekilde ülkemizin tamamında uygulamak, aksaklıkları gidererek geliştirmektir.
Görevimizi, milletin arzularına uygun olarak yapabilmeyi bütün gönlümle temenni ederim.

Mustafa Kemal ATATÜRK
1 Mart 1924
Alıntı yeri.Tık..
VE

CUMHURİYET BAYRAMI FIKRA
Sabah kahvaltıda kadın;
"Eminim, sen bugünün ne olduğunu hatırlamıyorsun bile" dedi..
"Tabii, hatırlıyorum" dedi adam... Çıktı, gitti.
Öğleye doğru kapı çalındı.. Çiçekçi çocuk harika bir kırmızı gül buketi bıraktı...
Az sonra kapı tekrar çalındı, bu defa köşedeki pastanenin çırağıydı gelen... Kocaman bir çikolata kutusu bıraktı gitti. Öğleden sonra gelen kutudan da, olağanüstü güzel bir elbise çıktı..
Kadın kocasının dönmesini zor bekledi ve daha kapıda boynuna sarıldı..
"Önce çiçekler, sonra çikolata ve sonra da elbise.. Seni çok seviyorum hayatım, bu hayatımdaki en güzel Cumhuriyet Bayramı..."
Adam: "Hadi beeeeee!"

23 Ekim 2009 Cuma

DOĞUM GÜNÜ



Yıllar geçiyor...Sanki o anı yeniden yaşıyorum...Bu gece yatağa yattım.düşünüyorum...

Duygularım,düşüncelerim çok karışıktı.Sabaha kadar uykusuz geçen saatler ve hastaneye gitmeden önceki son hamilelik namaz kılışım ve dualarım...
Hastane yolunda,kapısında ve odamdayım evet dün gibi aklımda....
Saat 09:50 yeşil ameliyat kıyafetlerimle ve başımdaki boneyle sezaryen ameliyatı terhicimle sedye üzerindeyim...
Canım anneme ve eşime hamile, hamile son bakışım( ameliyata giren ürkek çocuk gibiyim vedalı bakışlar)
Aaah dün gibi hepsi aklımda ameliyathanedeyim buz gibi heryer dondum...Hemşire benimle konuşuyor tebrik ederim sezaryeni tercih ettiğin için gibi teselli sözcükler kullanıyor. Ama panik,evhamlı ve vesveseli olan halim gitmiş; gayet sakin ve hoş sohbetteyim...
Manda kadar saat karşımda 10:00 'u gösteriyor ve ameliyat masasına yatıyorum...Gençten bir asistan (erkek) bantlar yapıştırıyor ve serum yeri için iğne hazırlıyor bir yandanda sohbet ediyor.
Bense bir dakika duamı edeyim diyorum başlıyorum Allahu la ilahe....
-Hazırmısın? diyorlar...
-Hazırım diyorum. Ay durun diyorum ebelere bakıyorum ve bebeğin göbeğini keserken adını İBRAHİM koyun diyorum...
Gülümsediler...
-Tamam dediler...
-Hazırmısın?
-Hazırım diyorum ve asistan narkozu verirken 10 a kadar say diyor...
-1,2,3,4 her yer karanlık....
.....
.....
Neler oluyor derinlerden sesler geliyor ve ismimi sayıklıyorlar...Gözkapaklarımı ağır ağır açıyorum ben nerdeyim derken bir hemşire ve yanında annemmm...
O an şuurum yerine yavaş yavaş geliyor;hastane odasındayım bir bebeğim oldu ve ben ağrı çekiyorum...
- Nasılsın? diyen soran hemşireye;
-Ağrı var diyorum bebeğim nasıl ?
-Çok ama çok güzel bir bebek diyorlar...
Ve bebek kapıda tereddütlüyüm bakmakta...
Ve evhamlar yine sardı beni her yönden acaba nasıl?
Ve kalbim yerinden fırlayacak;binbir duygular beynimde...
Ve bir bakış kiii bu benim bebeğim mi? Nasıl olur Allah'ım bu bu bu çok güzel bir melek...
O günü unutamam yavrum zamanla senin her halin, hareketlerin,düşüncelerin en çok da konuşmaların bana hayat kaynağı oldu.
Sen benim herşeyimsin, dünyamsın,iyiki varsın, iyiki doğdun...
SENİ HERKESTEN ve HERŞEYDEN ÇOK SEVİYORUM...
İYİ DOĞDUN...
.....
.....
RABBİM DİLEYEN,İSTEYEN HERKESE EVLAT NASİP ETSİN...DUALARIM SİZİNLE...
NOT: Emre'nin doğum günü GeCe teyzenin bu tarafa gelmesiyle çarşamba akşamı yapılmıştır...Bu resimler o akşamdandır...Kurabiyelerle çok uğraştım ama pişerken şekiller değişmiş:((
Ben gidiyorum...Hepinize iyi geceler..Nereye mi?

Hüngür hüngür ağlıyorum bir bardak su içmeye....
Kurabiyelerin şekilleride bozuldu zaten:))
Ay pastanın mumsuz halini koymuşum:))





20 Ekim 2009 Salı

MİM


Sevgili Cansuderecik beni mimlemişti çoook uzun zaman oldu hatta hatun gezmelere gitti geldi; ben hala mimi yanıtlayacağım:)

Sevgili ceydam gecenin 2 sinde beni hu huuuu nerdesin cicim diye çağırmasa hala gelemeyecektim:)))

Çok işler, az vakitler

Zıp zıp zıplayan sinirler

Paşanın yüzünden

Bendeniz; bloglara giremediler...(şimdi uydurdum;beğenmiş gibi yapınız.)

Neyse geleyim mime,yoksa yazılar uzaaar gider lastik gibi.

MİM:

1-En sevdiğiniz 3 çiçek ismi???

Cevap veriyorum: gül, nergis, ayçiçeği

2-Gerçekleşmesini istediğiniz 3 hayaliniz??

Güzel bir iş, Emre'nin sünnetinin istediğim gibi olması, uzak diyarlara tatile gitmek.

3-En sevdiğiniz ve en sevmediğiniz 3 huyunuz??

Sevdiğim: .Altıncı hissim kuvvetli olması,hareketli kıpı kıpır olmam, saygılı seviyeli dürüst olmam.

Sevmediğim: Çok ama 3 tane yazmalıymışım.

Herşeyi kafaya takıp kendimi yiyip bitirmem, panik yapmam, insanlara olduğundan çok değer verip güvenmem...

4-Gıcık olduğunuz 3 hareket; Çok ama tamam 3 tane:

Biri ;başkasını kötülesin dursun,sonra o kötülediği kimseyle karşılaşıldığında ay canıııım nasılsın; hiç birşey konuşmamış gibi yüzüne baksın ay delirtir beni. Dedikodu.

Yollarda dengesiz erkeklerin ellerinin rahat durmaması;

Yalan söyleyen insandan nefret ederim.

5-Bu benim bu güne kadar olan en kara günümdü,dünya başıma yıkıldı ve bir daha ayağa kalkamam diye düşündügünüz olay??

Bu kadar kötü olacak bir durum yaşamadım allaha bin şükür.

Darısı bu mimi cevaplamak NesTal in başınaaa...Cevaplamayan varsa sizlerde alabilirsiniz.Şimdilik Hoşçakalın ben gidiyorum.

Ders çalışmaya.





13 Ekim 2009 Salı

Çok Erkekimsi Bir Fıkra...‏


Yeryüzündeki herkes ölür ve Tanrının huzuruna çıkarlar... Tanrı buyurur: 'Erkekler iki sıra olsun, bir sırada karıları tarafından yönetılen erkekler, diğer sırada karılarını yöneten erkekler. Bütün kadınları cennete aldım, onlar meleklerle birlikte ayrılsınlar şimdi.' Kadınlar gittikten sonra Tanrı erkeklerin karşısına geçer. Karıları tarafından yönetilen erkeklerin sırası kilometrelerce uzarken, karılarını yöneten erkeklerin sırasında sadece bir adam durmaktadır. Tanrı uzun sıradakilere hışımla bağırır: 'Kendinizden utanın! Sizi bu dünyada güç ve iradenin temsilcisi olarak yarattım! Şuraya bak, hepiniz güçsüz, karaktersiz yüzlerce kilometrelik sıra olmuşsunuz... Şu tarafta tek başına gururla dikilen kuluma bakın ve ondan ders alın!' Ve ona dönerek; 'Anlat bunlara kulum sen ne yaptın da karılarını yöneten erkekler sırasında tek oldun?' Adam cevap verir: 'Bilmem... Karım bana burda durmamı söyledi!..'

5 Ekim 2009 Pazartesi

Bir Nefes Özgürlük


"Ya ne müthiş bir yiğitmiş o ölümün ininden bizi tek başına çıkardı. Üstelik o çirkin sesi de son anda öyle güzelleşti ki, aynı kız gibi konuştu." Üçü göz göze gelmişti. Rasim Binbaşı onlara öyle bir bakışla baktı ki, her ikisi de onun bir şeyler bildiğini anladılar. Birce aralıklı sıralanmış çam ağaçlarının arkalarından kâh durarak kâh gizlenerek aniden onu ağaca kıstırıp dudaklarından öpmüştü. "Aslında mavi gözlü yiğitliği güzelliğine karışmış bir sevgilim var. Ona söylemezsen seninle de idare ederim dedeciğim" "Ah Ödümü kopardın Birce sen camın önünde değil miydin? Buraya ne vakit geldin?" "Biraz daha soru sormaya devam ederse değil, binbaşımın ömrü beni sevmeye, dudaklarımdan öpmeye bile yetmeyecek. Soruları ben soracağım, burada ne yapıyorsun Binbaşım? Müfrezeden mi kaçtın?" Ölüm ve ayrılıkların savaşlarla iç içe geçtiği yaslı günlerde İzmir'e de kan damlıyordu. Öğretmen adayı genç bir kız bir köy meydanında bende varım diye haykırdığında kimi gözler öfke dolu kimi gözlerde şaşkınlığın ötesinde büyüleniyordu..
Bu kitap elime geçtiğinde; 544 sayfa olduğu için bunu nasıl okurum diye düşünmüştüm.Aslında benim gibi sayısını bilemediğim yüzlerce kitap arasında bunu düşünmemem gerekirdi...1 Hafta gibi bir süre onca iş ve Emre'yle koşturmacanın arasında okudum... Aslında 1 hafta uzun süre belki ama kitabın hem bitmesini hemde bitmemesini istiyordum...Mutlaka okumalısınız...Cephelerdeki yaşam, savaş,ölümüne kıyasıya mücadele ve Aşk...
Cephelerdeki muhteşem kadın-ların görevleri...
Gerçek yaşanmış hikaye; onlara haklarımızı nasıl ödemeliyiz..
Teşekkürler Melek AKÇİÇEK...

2 Ekim 2009 Cuma

yahya babanın pilavı‏


Maillerime bakıyordum.Mailler arasında bu ibret verici hikayeyi gördüm, duygulandım ve çok beğendim...Buyrun sıkılmayacaksınız...


Yahya Baba II. Bayezid zamanında Edirne Bayezid Külliyesi'nin aşçılarından biridir. Arkadaşlarına hoşaf , kebap , sebze, bakliyat pişirir. Ama onun ihtisası pilavdır. Mübarek işe girişti mi ibadet ettiğini sanırsınız. Pirinçleri salâvat getire getire ayıklar yağını tekbirlerle eritir. Tuzunu Besmele ile suyunu Fatiha ile salar. Zaman zaman gözünü yumar enbiyayı evliyayı aracı yapar Allah'tan bereket arzular. Onun pilavı herkese yeter hatta artar. Ancak o tek pirinç tanesine bile kıyamaz artanı Meriç nehrine atar. Balıklar onun geleceği saati bilir köprübaşında toplanırlar. Kilerci bakar pilav artıyor pirinci aşçıya az vermeye başlar. Ama Yahya Baba bir kere bile 'Bu pirinç yeter mi bile' demez. Kilerci şaşkındır. Her gün pirinç miktarını biraz daha kısar ama pilav azalmaz aksine çoğalır. Yine herkes doyar Meriç'in balıkları bile nasibini alırlar. Kilerci bunu izah edecek tek kelime bilir: Bu bir keramet! Çok dener ve emin olunca padişaha çıkar: -Bu Yahya baba boş değil sultanım der hâlbuki biz ona amele muamelesi yapıyoruz. Beyazid-i Veli gönül ehlidir ve aşçı ile tanışmak ister. Kilerci ile plan yaparlar. O gün Yahya Baba çok az hatta gülünç denilecek kadar az pirinç verilir. O her zamanki gibi okur âlemlerin Rabbi'nden Halil İbrahim bereketi diler. Pilavı çok lezzetli olur üstelik kazanlara sığmaz. Yahya Baba artanları yine yüklenir Meriç'in yolunu tutar. Tam kepçeyi daldırıp balıklara atarken padişah ortaya çıkar: -Ne oluyor bre der. Yoksa devlet malını israf mı edersin? Yahya Baba tutulur kalır. Ancak balıklar birden kafalarını sudan çıkarıp: -Ayıp olmuyor mu Sultanım derler. Koca devletin artığını bize çok mu görüyorsun? Yahya Baba kerameti ortaya çıktığı için öyle mahcup olur ki anlatılamaz. Utancından secdeye kapanır Allah'a sığınır. Bayezid-i Veli onun kalkmasını bekler ama geçmiş ola... Mübarek çoktan ruhunu teslim edip kavuşmuştur rahmet-i Rahmana.

1 Ekim 2009 Perşembe

SEVGİ SÖZLERİ VE DAVRANIŞLARI



Pek çok anne baba, çocuklarına onları sevdiklerini söylemeye ve ayrıca göstermeye gerek olmadığını, onların bunu zaten bildiğini düşünür. Ne yazık ki “Ona yemek yapıyorum, istediğini alıyorum, o bunlarla onu sevdiğimi görüyor” diye düşünen anne babalar çok. Oysa çocuklar, anne babalarından sevgi söyleri duymayı ne kadar çok ister, bunu sabırsızlıkla bekler.Anne babasının onu öpmesi, kucaklaması, ona sarılıp başını okşaması da sevgi sözleri kadar gereklidir. Çocuk, bu sözleri duymazsa ve anne babası ona sarılıp öpmezse ne yapılırsa yapılsın “acaba annem babam beni sevmiyor mu?” diye endişe yaşar.
Anneler zaman zaman sevgi sözleri söyleyip çocuklarına sarılır ama pek çok baba, çocuğuna sevgisini göstermekten, ona güzel sözler söylemekten, onları kucaklamaktan da kaçınır. Anneleri de baba kızmasın diye gizli gizli yapar bunları. Bazı yörelerimizde, bazı ailelerde bu yaklaşımların ayıp olduğuna, öpülen kucaklanan çocuğun şımaracağına, iyi bir kişilik geliştiremeyeceğine inanılır. Bu inanç olmasa bile o daha küçükken gösterilen sevgi davranışları büyüdükçe buna benzer nedenlerle azalır. Çocuk, zaten sevildiğini bilir diye sözlerle, davranışlarla göstermeye gerek duyulmaz sevgiyi.


Oysa bunlar, her insan için olduğu kadar hatta daha çok çocuk için de olumlu etkileri olan, onu istenmeyen durum ve davranışlardan koruyan yaklaşımlardır. Babasından duyacağı sevgi dolu sözler çocuk için mücevher gibidir. Çiçeklerin bile severek sulandığında daha güzel açtığı akla getirildiğinde bu sözlerin çocukların kişiliğinin gelişiminde ne kadar önemli olduğu daha iyi anlaşılır.
Bu sözler ve yaklaşımlar, onun özgüven sahibi, kendini, herkesi ve herşeyi seven, doğru kararlar alan, mutlu bir kişilik geliştirmesinin anahtarlarıdır. Tam tersine anne babasından sevgi dolu sözler duymayan çocuklar, hem kendisiyle hem de çevresiyle barışık olmayan, çevresindeki insanları, arkadaşlarını sevmeyen, onlarla geçinemeyen kişiler olmaktadır.
Araştırmalar, annesinin emzirme dışında sarılıp kucaklamadığı, öpmediği bebeklerin daha çık hastalandığını kanıtlamıştır. Yine okula giderken öpülmeyen, kuru sözlerle uğurlanan çocukların dikkatini toplayamadığı, başarılı olamadığı, iyi arkadaşlıklar kurup sürdüremediği, buna karşın öpülüp sarılarak, başı okşanarak okula yollanan çocukların dikkatinin dağınık olmadığı, derslerde ve aktivitelerde başarılı olduğu, arkadaşlarıyla iyi geçindiği de araştırmalarda saptanmıştır.
Sevgi sözleriyle ten temasının çocuk üzerindeki olumlu etkisi şöyle gerçekleşir:
Bir çocuk sevildiği, sevgiyle dokunulduğunda halk arasında mutluluk hormonu olarak bilinen, çikolata yenince de salgılanan Seratonin hormonu salgılanır. Bu sayede kalp atışlarını düzenler, kasları rahatlatır, stresi ve gerginlikleri azaltır. Tüm bunlar, ruhsal olarak çocuğun kendini rahatlamış, iyi hissetmesini sağlayıp mutluluk duymasına yol açarken bedensel olarak da sağlamlığını, hastalıklara karşı bağışıklığını artırır. Onun kişiliğini de olumlu yönde şekillendirir.
Yalnız çocuklar için değil her yaştaki insan için aynı sonucu veren bu yaklaşımlar, davranış sorunlarının giderilmesinde, ruhsal tedavilerde uzmanlar tarafından önerilmekte, bu tedavilerde Seratonin’in meydana getirdiği değişiklikleri yapacak ilaçlar kullanılmaktadır. Yani sevgiyle dokunuşlar, öpücükler her şeyin ilacı.
Ona sevgi göstermeden, sevgi sözleri söylemeden kuru kuruya dokunmak, sarılmak, tek başına yeterli değil, Sevgi sözleri, sevgi dolu bakışlar ve dokunuşlar, güzel sohbetler ve uygun eleştiriler birbirini tamamlar.
Çocuğu öpmek, ona sevgiyle sarılıp kucaklamak ayıp değil, neden ayıp olsun ki? Ona hiçbir şeyin sunamayacağı güzellikleri, yaşatamayacağı duyguları yaşatır, büyüdüğünde başarı, sorumluluk sahibi, sevgi, saygı dolu, çocuklarını iyi yetiştiren bir birey olmasına yardım eder, zaten tüm anne babalar bunu istemiyor mu?
Bu yüzden mümkün olduğunca onları çok sevdiğinizi, sizin için değerli olduğunu söyleyin, bunlarla yetinmeyin “bu elbise sana çok yakışıyor, yemeğini ne güzel yedin, benim tatlı kızım, yakışıklı oğlum, seninle gurur duyuyorum” gibi pek çok sözü her fırsatta söyleyin. Hatta bunu günün her anında yapın. Sabah onu uyandırırken “hadi kalk artık” değil de “güzelim sabah oldu, kahvaltıya bekliyorum canım” deyin.
Bizler de istemez miyiz ailemizden, sevdiklerimizden böyle sözler duymayı?
Anne baba olarak çocuğunuzla birlikte sohbet etmeniz, oyunlar oynamanız, yerlerde yuvarlanmanız onun için sevgi davranışlarıdır. Bunları yapmaktan kaçınmayın, çalışan bir anneyseniz çocuğunuz okuldan gelince onu arayın ama bu görüşmede sadece “sakın bir kaza çıkarma, otur güzelce dersini çalış” şeklinde olmasın, onunla her konuda konuşun, babalar için de aynı durum söz konusu. Akşam eve gelince onunla geçireceğiniz kısa bir zaman bile ona sevginizi hissettirir. Onu okula gönderirken ve okuldan gelince ona sarılın, güler yüzle karşılayın. Baba olmak sadece büyüklük taslamak, güç göstermek, kaşları çatıp bakmak değildir. Bir baba olarak çocuğunuzu sevdiğinizi ve ona saygı duyduğunuzu gösterin ki çocuğunuz da aynı duyguları size karşı duysun ve göstersin.
“Çocuklarınızı çokça öpün! Her öpücük karşılığında cennette bir derece alacaksınız.Hz. Muhammed (s.a.v.)


SONUNDA....


Merhabalar; öncelikle kardeşim gece ye şablon süprizi için tekrar teşekkür ederim.

Okullar açıldı ; okula giden anneler ve çocuklar telaşeniz nasıl tatlı mı?

Emre 2.sınıfa gittiği halde 3 gün beni yedi bitirdi. Okula gitmek istemiyorum diye zırladı durdu. Konuştuk, düşündük; sorun yok ne okulla ne de öğretmenle... Ve en sonunda senin sorunun psikolojık dedim. Evden çıkamayan çocuk ve zorla gitmek zorunda kaldığı yerden de gelmek istemeyen çocuk bu...

3.günü akşamı Bismillah okuldan çıkıyoruz (tabi her okuldan çıkışta; mutluyuz,keyifliyiz o ayrı mesele)

Anne okula bir daha ne zaman gideceğiz dedi..Nasıl yani dedim.Yarın tabiki 12:30 (bende yürek pır pır etmeye başladı gene vızırdayacak diye düşünürken)...

Of keşke şimdi yarın olsaydı dedi...

BEN SENİ NE YAPAYIM:)))

O gündür bu gündür keyifliyiz ama tam okula giderken gene anne ben senden ...

Sakınnnnn...seni gidi seni; hiç bana ayak yapma dı di du diye ben burdayım 5 saat ayrıyız...Beni bırakın da DİNLENEYİM..Ayyy..

Ödevleri yaparken geçen sene çektiklerimi çekmemek için ilgisiz kalmaya çalışıyorum.Geçen sene su içmek için dahi yanından kalktığımda kalem bırakılır benim onun yanına oturmam beklenirdi..Ayyy..

Bu sene yanındayım ama eskisi gibi ilgilenmiyormuş gibi davranıyorum; sadece düşünmesini sağlayarak ödevlerini yapmasına yardım ediyorum. Beyefendi çok kıvrandı ama bunu yapmak zorundayım:P

Okuduğunu algılayıp, sorularını çözmek zorunda ve yardım istediği zaman ediyorum.

Bu sabah bir ders yapıyoruz Boşluk alanlar doldurulacaktı ;şuna bir bakın...

Metinde; Okulum neşe yuvası çünkü...................................................... DERS YAPIYORUZ .........

Okulumu .................................... DERS YAPTIĞIMIZ ............için seviyoruz.

Güldüm hemde çok.Dedim sen dersi sevmiyorsun bence yalan bu...

Hayır anneee ben ders yapmayı çok seviyorum ama evde değil okuldaaaaa...çok zevkli okulda ders yapmak:)))

Hareketlerine baktım hakikaten hiç yalan söylemeyen Emre yine yalan söylemiyordu...

Şu an içim bir hoş; mutluyum derin bir ohhhhhhhhh çekiyorum yarabbim bugunleri de görecekmiydim:)))Ay yaşlandıracak bu beni..DARISI TÜM DOSTLARIMA....

Beeennn gi-di-yo-rum:)))

aynen kahve yapıp içmeye.....










30 Eylül 2009 Çarşamba

Ablama Sürpriz

Merhaba ben GeCe, ablama bir şablon yapacağıma söz vermiştim ama ne kendisi gördü ne de biliyordu nasıl olacağını. Geçenlerde başladığım şablonu bugün bitirdim ve yükledim. Bugün bazı işleri olduğundan bloga girip görmedi ve bu postu yazarak ona süpriz yapmak istedim.

Güle güle kullan, bu ailenin tüm fertleri gibi çok sevimli bir şablon oldu. Yukarıdaki editten blogger başlangıç sayfasına da gidebileceksin artık.

24 Eylül 2009 Perşembe

HEYECAN


Merhabalar; hele şükür bloglardaki sorun düzeldi...Bloglara giremiyor ;girsem yorum kısmını açamıyordum...

Okulumuzun açılmasına saatler kala; Emre'yi bir sıkıntı aldı. Akşam uykuya yatacak;

beni rahat bırakın son gecem buuu istediğim zaman yatıcaaam diye ağladı:)

Yine uzun uzun konuştuk ve okul için hazır olduğunu söyledi. Sabah kalkınca başladı zırlamaya, sanki biz 1. sınıfa gidiyoruz:))

Hazırlıklar tamamlandı ve hiç istemsemde yeni çanta ve beslenme çantası, diğer ihtiyaçları tekrardan alındı. Kıyafet olayında şişko olduğu için pantolon uyduramadık:( Anneannemiz terzi olduğu için o dikti...Dikiş makinesi arızalıydı birkaç gün önce tamir etti...Dün pantolonu dikerken;

Annem; Makine ne güzelde dikiyor dedi.

Bende aman maşaallah de dedim ama 5 dak sonra makine bozuldu...Anneme takıldım oku makineyi nazarladın dedim:))

Baktım annem okuyor,üflüyor makineye bir görseniz....

Sonuç makine hala bozuk ama pantolon nihayetinde dikildi...Annemin huyudur; yumurta kapıya gelecek TIK TIK TIK diyecek:)))

Sabah arıyorum pantolon bittimi?

_Aaz işi kaldı; paçaları yapılacak , düğme - ilik yapılacak- ütü olacak:)))

_Tamam anne dedim ve okul saatinde önce biz anne anneye gittik... Millet okula:)Emre pantolonu giydi; beli bol, paça uzun, ütüyle kat izi yapılacak, of ki ne of (ama ben sakinim)

Üstünde beli ayarlandı, ütüsü yapıldı neyse okula yetiştik:)

Şu an yavrum okulda; 3.5 ta çıkacaklar ve ben şimdiden özledim:(

Okula giden tüm yavrularımızın ALLAH yardımcısı olsun; ALLAH zihin açıklığı versin...

Annelerede hele 1. ci sınıfa giden yavruların annelerine de bol AFİYETLER olsun. Onlarında ALLAH
yardımcıları olsun...Ay öğretmenlerimizi de unutmayalım:) Tüm iyilikler onlarıda bulsun...
Ben kaçıyorum...Nereye mi? (kahvemi içtim)
Blog ziyareti yapmam lazım; sizleri merak ediyorum görüşürüz...

20 Eylül 2009 Pazar

MUTLU BAYRAMLAR

Resimdeki Melek; EMRE' dir....
FIKRA:

Temelin bir akrabası ölmüş cenazesine gitmiş ama en arka sıradaymış.Bunu gören arkadaşları sorar:

- Ula Temel ölen senin akrabandur senin en arkada değil en önde olman lazımdır der.

Temel:

- Ben cenaze namazu bilmiyorum o yüzden arkadayım.

1-2 hafta sonra kaynanası ölür temel yine cenazeye gider, fakat en ön sıradadır, bunu görenler yine sorar.

- Ulan Temel sen hani cenaze namazı bilmiyordun? Niye öndesin?

Temel:

- Ula bu cenaze namazu değildur ; Bayram NAMAZUDUR daaaa...

Bloglarda ve blogger kumanda panelindeki arıza nedeniyle bloglara girip sizleri ziyaret edemedim. Sanırım bir çoğumuzda bu sorun var. Bloglara girdiğime ise yorum yapamadım inş. bu sorun kısa sürede çözülür...Çünkü kendi siteme bile giremiyorum...


Mübarek Ramazan Bayramınız kutlar; hayırlara vesile olmasını dilerim...
Not: Çok ilginç bir durum ama kendi sitem sık kullanılanlara ekli ve açılmıyorken kardeşim Gece nin takip listesinden; kendi siteme girdim açıldı...

16 Eylül 2009 Çarşamba

KADİR GECESİ


KADİR GECESİ BİN AYDAN DAHA HAYIRLI

"Biz onu (Kuran'ı) Kadir gecesinde indirdik. Kadir gecesinin ne olduğunu sen bilir misin? Kadir gecesi, bin aydan hayırlıdır.. O gecede, Rablerinin izniyle melekler ve Ruh (Cebrail), her iş için iner dururlar. O gece, esenlik doludur. Tâ fecrin doğuşuna kadar."(Kadir Suresi)

Peygamber Efendimiz (s.a.v.) şöyle buyuruyor:

"Kim faziletine inanarak ve sevabını umarak Kadir gecesini ibadetle geçirirse, geçmiş günahları bağışlanır." (Buharî, Teravih, 2)

Müminlerin annesi Hz. Aişe (r.a.) şöyle anlatıyor:


Hz. Peygamber’e dedim ki: "Ey Allah'ın Rasûlü! Kadir gecesine rastlarsam nasıl dua edeyim?"

Râsulullah (s.a.s.): "Allahümme inneke afüvvün tühıbbü'l-afve fa'fü annî: Allah'ım sen çok affedicisin, affi seversin, beni affet.” diye dua et, buyurdu. (Tirmizî, Deâvât, 85)
Resul-i Ekrem Efendimiz (s.a.v.) buyuruyor:

"Kadir gecesinde bir defa Kadir sûresini okumak, (başka zamanda) Kuran-ı Kerim’i hatmetmekten daha sevaptır. Bu gece koyun sağma müddeti kadar namaz kılmak, ibadet etmek, bir ay her geceyi ibadetle geçirmekten daha kıymetlidir."

Ve müjdeyi veren hadis-i şerifle mutlu son!

"Kadir Gecesine rastlamış olan bir geceyi ihya eden (ibadetle geçiren), Kadir Gecesini ihya etmiş gibi sevap kazanır."

11 Eylül 2009 Cuma

NELER OLUYOR BİZE


9 Eylül güzel bir gün diye düşünürken ardından bize ne sıkıntılar getirdi:(

Öncelikle sevgili Virgo ablamın doğum günü nice nice sağlıklı yıllara dedik ama o gece mide spazmı geçiren ablam rahatsızlandı ve yataklara düştü:(

Sonra sevgili kardeşim GeCenin evlilik yıldönümü aman çok şükür onlara bişey yok evilikleri huzurlu ve daim mutlu olsun. o bunu çok haketti...

Babamın rahatsızlığı hipertansiyon hastası olan babacımın tansiyonu 23 e çıkıyor ve ağzından burnundan kan geliyor.Dr 'a gittik;muayene ve dinleyişle değişen ilaç ve bir haftalık tansiyon kontroluyle tekrar dr 'a gidilecektir...

Sonra o akşamı birkaç aydır bende kalan kayınvalidemle oğlunun kavga edişi ( yıllardır kavga eden ana-oğula hiç karışmazdım ) ama insan biyerde taşıyor ve en çokta olaylardan etkilenen ben ve paşam için mübarek ramazan hürmeti için; kalp kıracak terbiyesizlik ve saygısızlık yapmadığım halde bendeniz şu anda onun gözünde dünyanın en kötü insanı olmuşumdur...((( yılların zehirini akıttıp evine gitmiştir...Çevremdeki insanların ve yavrumun tesellisi olmasa...

Ve son olarak diyeceğim ama inş. son olur; sel felaketi, yağmalamalar, ölenler ,..

Maddi çıkarcılıktan, menfaatçi insanlardan kısacası hertürlü nefsine uymuş insanlara Allah ıslah etsin; tüm zorda olanlara,sıkıntısı olanlara bu mübarek ramazan hürmetine Allah yardım etsin...
Aslında rüyamda çok sıkıntılar geçirip sonra dimdik ayakta kalacağımı görmüş bulunmaktayım inşallah bu sıkıntının daha fazlası yoktur...
Kendimi toparladığım zaman inşallah döneceğim...
Hiçbirşeyi kafanıza takmayın diyeceğim de....NASIL?


2 Eylül 2009 Çarşamba

SORULAR VE CEVAPLAR


Sürekli Emre'yle konuşuyoruz; bitmek bilmeyen sorularına cevap verme telaşesine de düşüyorum:( Büyüdükçe sorularda büyüyor ve çok zorlanıyorum...

Espri anlayışı da gelişti ve bizimle konuşurken sürekli espriler yapıyor.

Bizim ufaklık sabah çok acıkdığını; sebebi de önceki gün az yemek yediğinden kaynaklandığını söyledi...(O gün sık sık ama gerçekten az yemek yemişti)

-Anne yeter ama beni yağlarımdan ediceksin; onlar benim arkadaşlarım.....

Sorular ve cevaplamaya çalışmalarım:(

-Anne insanların hiç zayıf noktası olurmu?

-Tabi oğlum,

-Anlat hadi; (aman en zor kısım)

-Mesela; yalnızlık korkusu, herşeye sinirlenmek, üzülmek, başaramama korkusu gibi...

-Anne benim korkum yalnız kalmak korkusu demek ki zayıf noktam bu...

-Kangurularda yavru taşıyan torba varya; erkek kanguruda da varmı?

Bilmem varmı acaba, vardır yahu onlarda yavru taşırlar...

-Filler kaç kilo?

1-1,5 ton dur oğlum...

-Kumsaldaki karıncalar neden büyük de normal karıncalar küçük ANNE?

Karıncaların vücutları sıcak kumdan yanmasın, çabuk çabuk kaçsınlar diyedir herhalde bilmem ki;

Sürekli meslek değiştiren Emre nin son mesleği Balıkçılık dükkanı (akvaryum balıkları satılan ) açmak sebebini sorduğumda;

- Başka işçi çalıştırmama gerek yok da ondan ;onun parasını nasıl öderim? :)))
- Okulların açılmasına kaç gün kaldı?
20 gün oğlum
- Hım Bayram da 3 gün ooo ;anne okul bayramdan kaç gün sonra açılacak?
Hemen ertesi gün yaaa:(((
- Ya ben tatil bitince bayramdan sonrada tatil var sanıyordum..:))))
Peki 15 gün tatil ne zaman?
Yine başladık tatil hesaplarına:) yandım ki ne yandım çok var oğlum 5 ay sonra:)))


30 Ağustos 2009 Pazar

100 MADDEYLE OLMAYAN MİM VE GÖNÜLLERE SIĞMAYAN BAYRAM


Başıma bir mim daha çıkardılar; oruçlu oruçlu ne yazsam diye düşündüm düşündüm düşündüm...Kağıtlara döktüm yine olmadı; ben en iyisi açayım bu sayfayı aklıma geleni yazım dedim:) SIKILMAYACAKSINIZ..

- Efendim 3 kız kardeşten ortancasıyım; ablamın zor doğumundan sonra ben korkulu rüyayım:)

- Neyse doğmuşuz ya yapacağız bir yaramazlıklar...Kardeşimde doğunca tabiki çoğalıyor bunlar...

- Önceleri sakin , saf bir çocukluk dönemi... her ağaçta, her bayırda, her uçurtma sefasında aklım beş karış havada...okullarda olmasa akıllanırmıydık acaba...

- Yazıma şöyle bakıyorumda; sanki Gecenin yazısı gibi başladı; saptırayım şunu hemen şuracıkta:)

- İkizler burcuyum tipik örneğiyim; bir yanım gülerken, bir yanım ağlar zırlar..

- İyisin, hoşsun, akıllısın, zekisin, hamaratsın, yardımseversin,cömertsin,pratiksin, meraklısın, biraz kıskançsın, sinirlisin,sevilir ve sayılırsın...(ÇEVREDEKİ SÖYLEYENLERDEN...)

- Temiz yüzlü, güler yüzlü, güzel yüzlü, düzgün vücutlu, eşek gözlü( AYNADAN YANSIMALARDAN...)

- Çok düşünceli, ince ruhlu, arada maneviyata dalar çıkamaz ,gelen haberlerden ölüm korkusu sarar,sararır solar...( RÜYALARIN ETKİSİ....)

- Okur, yazar, duygusal,bazen ağlar, bazen hiç konuşmaz, her daim hal be hal...( EŞİNDEKİ SİTEMLERDEN..)

- Oğluna çok düşkün, sewer ,sıkar, üstüne çok titrer, evham üstüne evham, mıncıklar,bıktırırım onu her zaman...( OĞLUNUN BAZEN OFLAYIŞINDAN...)

- Sevilirim, çocuk ruhluyum,oyuncuyum,çocukları sever ve onlarla mutluyum...( YEĞENLER VE ÇEVREMDEKİ ÇOCUKLARDAN..)

- Kahve keyfine düşkün, sohbetine yatalak...( ARKADAŞ VE KOMŞULARDAN....)

- Arada eser, gezer, tozar, süslenir,kokoş gibi takılar takar....( DOSTLARDAN...)

- Açık gezemez, kapalı hiç gezmez, bir kot bir tişört ne güzel işte heryerini ört...( ANNESİNDEN...)

- Saatleri bellidir,sevdiklerimi aramamın,aranmamın, merak yoksa bir sıkıcı durum mu var hayatta...( BABAMDAN...)

- İlahi esintiler, aklı esen hadiseler o yoksa, ben de yok olurum onunla...(ABLAM VİRGONUN TESELLİSİNDEN...)

- Derdime,aklıma düşen sorularıma, düşüncelerime yardım biçareye...(PROFOSÖR GECE KARDEŞİMDEN...)



VATAN İÇİN


Bir çığ olduk koptuk Orta Asya'dan,

Bu ülkü, bu bayrak, bu toprak için...

Coştukça kaynadı, damarlarda kan,

Bu ülkü, bu bayrak, bu toprak için...


Irmaklar misâli coşup, taşmışız,

Küheylanla Altaylar'dan aşmışız.

Zaferlerden zaferlere koşmuşuz,

Bu ülkü, bu bayrak, bu toprak için...


Şehit dolu toprağımız, taşımız,

Eğilmedi, eğilemez başımız.

Ezelden ebede sürer koşumuz,

Bu ülkü, bu bayrak, bu toprak için...


Türk'üz adımız var, şanımız kadar,

Her gün ufkumuzdan bin şimşek çakar.

Bu millet isterse, cihanı sarsar,

Bu ülkü, bu bayrak, bu toprak için...

Süleyman ÖZBEK


Azıcık yazıcam derken, yazdım her telden; daha yazmak istedim fenalıklar geldi,her yerden...

Sewgiyle bu mimi isteyenlere paslıyorum...Gidiyorum..

Nereyemi...(yok özenmeyesiniz diye yazamıyorum ve malesef oruç yapamıyorum. p...)



26 Ağustos 2009 Çarşamba

FIKRALAR


Bana mail olarak gelen bu fıkraları canımın sıkıntılı olduğu anda okudum ve sizlerle paylaşmayı istedim..

APTAL
Temel' e sormuşlar. Aptal mı olmak istersin güzel mi?
Aptal demiş Temel güzellik geçucüdür...

İLK GECE
Temel karısı nataşaya gerdek gecesi sormuş,
İlk uyuduğun erkek ben miyum?
Nataşa;
Uyursan ewet demiş.

PİYANGO
Büyük ikramiye çıkan Temel'i bakkal, kasap, manav ve diğer borçlu esnaflar yolunu çevirmiş.
Temel, sana büyük ikramiye çıktığı halde 3 aydır niye borcunu ödemiyorsun? demişler...
Temel:
Zencun oldu değuştu demesinler diye demiş...

İDAM MAHKUMU
İdama mahkum olan Temel'e sormuşlar. Son arzun nedir?
Benu oğlumın yanuna gomün..
Oğlunun yaşadığı ortaya çıkınca;
Ben beklerum demiş...

CEHENNEM
Temel ölmüş.Cehenneme gitmiş.Kapıda sille tokat karşılamışlar.
Pöyle yaparsanuz cimse celmez demiş....

OKUL KIRMA
Öğretmen telefonda;
Demek Temel hasta okula gelmeyecek..Peki ben şimdi kiminle konuşuyorum?
Pabamla...


25 Ağustos 2009 Salı

Ödül Ve Mim


Uzun zaman sonra yine ödüllendim. Ödülü veren sevgili Nestal ödülü vereli çok olmuş. Yazmıyormuşum diye başımın etini yedi durdu:) Bir yanda msn de kontrol ediyor yazayım diye bende meşgule çevirdim msn i ama kardeşim ve nestal inadına dürtüyorlar.

Nerde kaldım; Emre gelmeden haydi kalk demeden şunu yazayım da altta kalmayım:)..

Ewet bir saniye kopya çekeyim:)

Hıııım Nestale teşekkür ediyormuşum:)..Tamam devam edicem şimdi..

Sorumluluklarım varmış :) İşte aşağıdaki maddeler halinde sunduğum görevleri yerine getirin ve ödülü hakkıyla elde edin. :)

1) Ödülün logosunu bloguna eklemek.
2) Ödülü aldığın kişinin linkini, ödülle ilgili yazına yazmak.
3) Sevdiğin 7 şeyi listelemek.
4) Sevdiğin 7 blogu listelemek.
5) Ödülü göndereceğin bloglara mesaj bırakmak. ( Yaktın beni nestal sana sorarım)

3. maddeden başlıyorum sevdiğim 7 şey :

1.Oğluşumun yanında olmak.

2.Kitap okumak ( bu sene bir kütüphane kadar kitap okudum sayılır...Biraz mübalağa oldu ama:P

3. Deniz,güneş,kum:))) ( tatilden 40. cı günde döndük)

4. Kahve içmek yanlış sıralamada oldu ama neyse...

5. Vapur seyahati ( bu arada Üsküdara gitmek lazım kardeşim Gecenin yanına ; ablam Virgoya geçen akşam gitmiştim.)

6. Ailemmmmmmmm onu üste yazmam lazımdı dimi ;neyse malum Ramazan ayı aklım karıştı...

7. İnternet, dostlar veMANEVİ AŞK....

4. MADDE sevdiğin bloglarmış ya ben bu ayırımı yapamıcam( nestallllll)

5.MADDE ödülleri yolladığım kişilere mesaj bırakmakmış (OOO arkadaşlar ödülleri siz alıverseniz ödül PASPASIN ALTINDA).
Bu kadar.....
MİM
Sosyal Ağlar ve Antisosyalleşme;
Ben o kadar uzun ve detaylı olarak anlatamıyacağım kısa yazıp bu mimden kurtulmak istiyorum:)
Biz Tekirdağ 'da kaldığımız zaman internetten uzak kaldığımız için; ilk zamanlar yokluğu çok zor geldi. Çünkü haberleşmek istediğim dostlar ve blog dünyasından uzaktım.. 40 gün uzun bir zamandı ve çok zorluk çektim. Bu zaman diliminde kendimi dinledim ben bağımlısımıydım?
Kalkar kalkmaz gözüm ve elim pc ye takılıyordu. Öyle zamanlar geçirmiştim ki; komşu ve akrabalardan uzaklaşmıştım. Teyzemin eşi eniştemi kaybettiğim zaman kendime o kadar çok kızmıştım ki; bu kadar kopukluk ettim diye...
10 günden sonra Tekirdağ' a tekrar dönüş yaptığımda bir daha bu kadar bağımlı olmayacağıma kendime söz verdim.
Ama bir yanım hala bu eksikliği arıyordu ve herşeyin dozu vardı. Gerçi oğlum bu dozumu güzel ayarlıyor ve 3 aydır kaynanam benim evimde olduğundan ( o bu odada kaldığı için ) zaten pc ye gene giremiyorum.
İnternet dünyası bambaşka bir dünya gerek haberleşme gerek bilgi bakımından onsuz yapamıyacağımı da anladım. BİR YANIM eksik ve kusur kalmasın:))
SIKILMADINIZ umarım hoşçakalın....


20 Ağustos 2009 Perşembe

SELAMLAR HEPİNİZE


Evime geldim çok şükür nasılsınız dostlar? Bizler çok şükür ki iyiyiz...Sadece evime dönmüş olduğum için sevinç ama bir yandan da burukluk var... 16 ağustos pazar kesin dönüş yaptık...HALA ALIŞAMADIM...

Emre çok iyi orada ablamın kızı ve dayımın torunuyla parkta, bahçede ve denizde bol bol oynadı...Biz de tatilimizi güzel değerlendirdik ablamın kızı ve dayımın kızlarıyla bol bol yüzdük, güneşlendik, kısa yürüyüşler ve akraba ziyaretleri yaptık...ah bol bol da kitap okuduk:)

28 temmuz da Kıbrıs'tan görümcem ve oğlu geldiği için aynı saatte 10 günlüğüne İstanbul 'a dönüş yaptım fakat değil bloglara bakmak pc ye bile oturamadım:( malum pc nin meraklısı çoktu bana sıra bile gelemiyordu..) o esnada evime temizlik ve görümcemle alışverişler yapıldı indirimlerden yararlanıldı...

3 Ağustosta çok sevdiğim teyzemin eşini kaybettik onun cenazesi Çatalcaya defnedildi ve hergece duası okundu.Üzüntüyle geçen 1 haftadan sonra görümcemlerin Kıbrıs'a dönüş yaptığı anda bana Tekirdag'a giden dayı kızından haber geldi...Arabada yer var gelirmisin?

Tabii ki çok sevindim ve annemler hala orada olduğu için bir sırt çantasıyla doğru Tekirdağ'a yol aldık...

Kardeşim Gece de geldi güzel bir zaman geçirdik.

Dönüş yaptık ve Tekirdağ'dan teyze kızı da geldi bende 2 gece kaldı. Onunla ve yeğenimle Eyüp'e Ablam Virgoyu ziyaret ettik ordanda Pirre Loti' ye çıkış yaptık mezarlıklar arasında geçerken Necip Fazıl Kısakürek'in ve eşinin mezarlığını gördüm...(Tekirdağ'da kitabını okumuştum ve çok beğenmiştim sonra kardeşime okuması için vermiştim. Tesadüf bu ya sabahleyin onun blogunda o kitabın yazısını gördüm ) Mezarlığını görünce kendisini görmüş kadar sevindim ve orada olduğunu bilmiyordum.Allahtan da onun mezarını ziyaret etmek istemiştim:))

Kuzenim dönüş yaptı ve RAMAZAN'I ŞERİFİN gelmesi dolayısıyla 2 gündür temizlik yapıyorum..

Hepimize bu MÜBAREK AYIN hayır getirmesini, günahlarımızın yağmur damlaları gibi dökülmesini ve yüreklerimize aydınlık,huzur ve sağlık getirmesini diliyorum...

Hepinizi çok seviyorum görüşmek dileğiyle;Tekrar gelecem sizi ziyaret edicem...Şimdi gidiyorum;

Nereyemi; kahve içmeye:))))


26 Haziran 2009 Cuma

YOLCULUK


Herkese Allahaısmarladık demek için yazıyorum...Kısmetse yarın yolculuk var ablamın kızları annem- babam ve biz Tekirdağ'a gidiyoruz...Bloglara uzun süre ziyaret edemiyeceğim. Bu yüzden herkese sağlık,mutluluk bilhassa huzur diliyorum...

Tekrar görüşmek dileğiyle sizleri seviyorum...Bizi unutmayın... HOŞÇAKALIN...

25 Haziran 2009 Perşembe

Regaip Kandili



Sevgi söze dolarsa dua olur,

Dua ALLAHA ulaşırsa nur olur,

Aynı yolda birleşen dualarımızın

Nura dönüşüp rabbimize ulaşması dileğiyle,

Regaip kandiliniz mübarek olsun...



Not:Bu yazı çok hoşuma gitti; çok sevdiğim bir arkadaşımdan gelen mesajdır...Sizlerle paylaşmak istedim...


22 Haziran 2009 Pazartesi

SÜPRİZ ÜZERİNE...

Merhabalar yine ara verdim bilgisayar bozuldu tamire gitti... Yine gezemedim blogları:(

Evde geçen rutin koşturmacalar sıcakların artmasıyla iyice beni bunalttı...Arada süpriz yaşamasaydık kendime gelemezdim sanırım...

Geçen hafta çarşamba benim için güzel bir gündü...Ankara 'dan gelen Ayça'cık süpriz yaptı ve Gece' nin misafirperverliğiyle güzel bir gün geçirdik...GeCe nin çalıştığı Fakültenin bahçesinde ağaçlar altında yenilen yemeklerin ardından, yeğenim Vodoo 'nun yaptığı kahveler geldiğinde sohbetimiz çoktan bacayı sarmıştı bile :))

Tabi marifetli ayçacık döktürmüş yine...Bana renkleriyle, kulanışıyla çok güzel bir çanta dikmişti..Bu beni çok mutlu etti; düşünmüş, yapmış hediye etmiş...Teşekkürler canım...Ve çantayı kullanmaya başlamışım bile...:P



Eşim o gün iş bulmuş ve ertesi başlayacaktı ooo ne kadar da sevinmiştim...Ertesi gün işe başladı 2 gün çalışabildi...Eski eleman işe geri dönüş yapmış ve eşime ev yolları gözükmüştü:(
Neyse halimden şikayet etmeyim; sizleri de sıkmak istemiyorum..Binlerce şükür diyorum sonuçta kirada değilim ve idare edebilecek param var...Tabi destekçi olan çevremden de allah razı olsun diyorum...
Geldi başımın saçaklı,pasaklı, püsküllü belası yine başımda vırvır vır:) Emre den söz ediyorum tabiki ve ben gidiyorum nereye mi?...17 yıllık dostum geliyor; ufak çapta hazırlık yapmaya görüşmek üzere...

12 Haziran 2009 Cuma

KARNE,NEJETARYAN OLMAK VE DOĞUM GÜNÜ..



Okulun son günü başta BEN olmak üzere:)) tüm veliler ve öğrencilerin tatili hakettiklerini düşünüyorum...çok bunaldım:((

Bu arada internetten karne durumunu çoktan öğrenmiştim ama yazayım hepsi 5...sınıfı geçtik:)) Emre karneler dağıtılır dağıtılmaz; hemen eve gelmek istedi çünkü tatili başladı okulda niye zaman geçsin:)

Okuldan çıktık karne hediyesi istedi.Tamam kıyafet alırım OLMAZ dedi yiyecek birşey alsam.OLMAZ dedi. Ne istiyon oyuncak Bu sefer ben OLMAZ dedim:) (heryerden oyuncak çıkıyor)

Nette karikatür ararken bu karikatürü çok sevdim oyuzden bunu da yayınlıyorum...Biraz terbiyesiz ama kusura bakmayın maksat gırgır olsun:)


Dün gece yattık;uyku yok tekrar kalktım; acıktım biraz ekmek yedim... hemen oda yanıma geldi..

-Oğlum yiyecekmisin? (aslında yemesini istemiyorum yer diye ürkek ürkek sordum)

-Anne yemicem..(bir rahatlama oldu)Ben Nejetaryanım..

-Nejetaryanmısın:)))))

-Evet anne ama nejetaryan ne demek..( bende ki cevaba bakın çocuk iyice şaşırdı)

-Ot yiyenlere vejetaryan denir ...

-Anne hiç ot yiyen insan var mıydı? (çocuk bir an için ikilemde kaldı o koyun, inek gibi ot yiyenlerden sandı)

-Oğlum ot derken sebze kastettim hem salata türü malzemeler de ot sayılır:)

-Ben sebze yiyorum nejetaryanım:)

- Tamam oğlum...

Bu arada sevgili yeğenim Vodoo nun doğum günü;burdan onun doğum gününü kutluyorum nice mutlu senelere inşallah diyorum:)







10 Haziran 2009 Çarşamba

OKUMA BAYRAMI VEEEE HEDİYEMİZ

Okuma bayramı yapılalı bir hafta olmasına rağmen ancak fırsat bulup yayınlayabiliyorum...Hafta sonu teyze oğlunun evlilik düğünü nedeniyle hepberaber Tekirdağ'daydık... ve biz kızlar kurtlarımızı döktük geldik..
Dönüşümüz çok zor oldu paşam eve dönmek istemiyor orayı çok seviyor ve kuzeniyle denize girip çıktılar ..
Okuma Byaramında;
Şiirler, piyesler,koro halinde şarkılar,oyun havaları ile güzel bir gün geçirdik ..Ufacık çocukların bu kadar maharetlerine şaştım kaldım...



Nihayet koroya katılan Paşamız şarkılara eşlik etti ve hepsi harikaydı..

Masanın altında ki kedi paşa kedi:)

Gösterinin sonunda selam duruş:)


Analar neler doğuruyor diye içimden geçirdim...

Hadise'yi canlandıran küçük kızımız çok etkileyiciydi; sahnede aynı kostümle ,saçlarıyla , şarkıya eşlik edişiyle ve danslarıyla düm tek tek ti...
Gülben Ergen taklidiyle de başka kızımızda bizi çok eğlendirdi:)
Grup danslar ve şovlarla minikler büyüklere taş çıkardılar:)
Kolbastı yı da unutmayalım ben daha öğrenemeden onlar döktürdüler:)
Ah sarmalar,börekler ,kekler,kurabiyeler vs. hepsi güzeldi ,yendi ve içildi:))

He sahi hediyemizi unuttum öğretmenimize altın kolye hani şu nazar boncuklu taşlı olandan memnun kaldı ve sınıf annesine teşekkür etti...
Ben gidiyorum Emre avaz avaz bağırıyor yine pc yi istiyor...Tatilde geliyor yandım ben bundan anacım; aaay tamam kalkıyorum bugun okula gitsin inşallah sizi ziyarete çıkacam..

3 Haziran 2009 Çarşamba

MENFAAT, HEDİYE VE...


Kızgınım önce kendime sonra bazı öğretmenlere ve yalaka insanlara...

Kızgınım kendime derken ; şimdi aklıma gelen düşüncemin daha önce neden aklıma gelmeyişi...
Nedir bu durum insanlar menfaat peşinde koşar olmuş..Çocukların iç dünyasını anlayamıyorlar...
23 nisan bayramına bazı öğrenciler katılamamış kim olduklarını bilmiyorum ama şuna bin şükür ki yağan yağmurlardan dolayı kutlanamamıştı...23 Nisan da Emre'nin yanına normal okul kıyafetli bir arkadaşı gelmişti ve ben paramparça oldum ...(önceleri hep yağmur yağdı diye biraz içerlenirken şimdi buna şükrediyorum ve iyiki 23 nisan kutlanmamış diyorum)

Arkadaşımın kızının sınıfında; 23 nisan kıyafetini alamayan 5 çocuk için 2 şer TL para toplanmış; komşuları dahil ortak olup bu çocukların boynu bükülmemiş...

Akşam telefon geldi neymiş; öğretmen için hediye alıncakmış 10 tl toplucaz...Artık taştım ve bu parayı vermemek niyetindeydim..

Kaçıncı toplayış bu;kaçıncı hediye; ne günlermiş ve bitmek bilmeyen hediyeler...

Bugün sınıf annemizi gördüm ve çok para olduğunu vermeyeceğimi yada kendim hediye alacağımı söyledim...Bir sınıf bu kadar para verince ele geçen miktar da hayli büyük oluyor çoookkk iyi para...Listeye baktığımda hayli kişinin para verdiğini görünce bende inat ya 5 tl verdim mazeretim çok ve eşim çalışmıyordu...Sinirden mazeret sayarken saçmaladım ve bunu duyanlar biz kerizmiyiz gibilerden arkamdan laf yapmışlar...Bunu da allah tarafından okula tekrar birşey için geri dönüş yaptığımda orda duydum ve sınıf annesi tekrar parayı isteyince 5 tl yi daha verdim...Eşimde yanımdaydı yakında arabada alırsınız dedi...O da herkes vermiyor zaten dedi...Eh tabi verenlerin listesi yapılacak bizim öğrencilerimiz daha gururlu olacak...ALKIŞ...

Beni tanıyanlar çokkk iyi bilirler asla parayı dert etmem ve elim çok açıktır ama durum çok farklıydı...Eve geldiğimde zangır zangır titriyordum...Yarın okuma bayramı ve 23 nisan kıyafetleri giyilecek....

KIZGINIM kendime demiştim; şimdi ne olacak kıyafet alamayan çocukların yine boynu mu bükülecek niye benim daha önce aklıma gelmedi bu çocuklar için para toplanmadı:((((ALKIŞ...

KIZGINIM yalaka velilere hani benim aklıma gelmedi de niye sizin aklınıza gelmiyor...o çocuklar okumadılar mı? okumayı sökmediler mi? topladınız işte paraları alkış sizlere öğretmenin gözünde artık çok değerlisinizdir...ALKIŞ....

KIZGINIM Bazı öğretmenlere (bakın bizim öğretmenin belki de hediye durumundan haberi yoktur ama daha 1. sınıfta olmamıza rağmen ilk hediye de değil)...Kusura bakmayın ama tecrübeli öğretmenler olarak en azından arkadaşımın öğretmeninin dediği gibi o çocuklar için para toplatabilirdiniz...

Biz küçükken bahçemizde renkgarenk kasımpatı açardı ve bunu öğretmenime götürcem derdim...Götürürdüm o kadar mesut olurdu ki gözlerime bakıp teşekkür eder ve öperdi...Öğretmenimi çok seviyorum onun kıymetini şimdi çok daha iyi anladım ve şanslıyım ki benim öğretmenim bana yakın oturuyor ve onu görüyorum:)

Arkadaşımın kızının öğretmeni...

Bana sakın hediye almayın ve çöpe atarım diyen öğretmenler...
Öğrencimin gönlünden geçen ve saksılardan koparılan bir gül veya papatya yeter diyen öğrenmenler...

KARŞINIZDA SAYGIYLA EĞİLİYORUM...