29 Ekim 2008 Çarşamba

Cumhuriyet Kadınıyım

Cumhuriyet Kadınıyım

Duy sesimi cümle cihan
Cumhuriyet kadınıyım
Kimliğine sahip çıkan
Cumhuriyet kadınıyım

Karanlıktan uzak kaçan
Aydınlığa kucak açan
Geleceğe umut saçan
Cumhuriyet kadınıyım

Eşitliktir benim tezim
Laikliği dokur bezim
Kapanmaz çar ile yüzüm
Cumhuriyet kadınıyım


ŞAHİNİ yim çağdaş donom
Yaşamımda hürlük konum
Şeriat’a dönmem yönüm
Cumhuriyet kadınıyım.

OZAN ŞAİRİ ŞİİRİ

28 Ekim 2008 Salı

HOŞGELDİN BLOOOOGGG

Ay bu bloga alışmışız ; ellerim klavyesiz ,gözlerim pc.siz duramıyordu...pc başına gidip geldim hoşgeldin dünyama hoşgeldin bloggg...)))))
Artık yeni yazılar, yeni blog arkadaşlıklarına ve paylaşmaya devam edeceğim.Az evvel Tekirdağ'dan bazı maceralarımıza ortak olan dayımın kızyla görüştüm.Dalgalı deniz maceralarından birinde; o ve çoookk yaramaz ,sevimli,akıllı,muhabbetçi:))) 4 yaşında oğlu da vardı. Kerata tam bir deniz sevdalısı aynı benim gibi ve ona takılırdım ;sakın bensiz denize gitmek yoook.Denizi kilitledim, anahtarını sakladım, giremezsin derdim. O da bana bayılır mabetçi (muhabbetçi demek istiyor)kadın derdi, hadi mabet edelim...Özledim keratayı...
Paşamın keyfi yerinde ;okul bugün 3 dersti. Evde şu an ve yarın okullar tatil ;kurban bayramını sabırsızlıkla bekleyen paşa için 29 ekim tatili ona çok iyi geldi...Bana :((((
görüşmek üzere...

VEFAT

Dün eşimin anneannesini kaybettik.Kendisi tam bir İstanbul kadınıydı; etrafındaki insanlar tarafından çok seviliyordu. Allahtan rahmet diliyorum, huzur içinde yatsın, mekanı cennet olsun...

27 Ekim 2008 Pazartesi

Paşa da Wordpress'te.

Yeni adresimiz dedesininkuzusu.wordpress.com

Maceralarımız buradan devam edecek.

23 Ekim 2008 Perşembe

HOŞ GELDİN DÜNYAMA HOŞ GELDİN

Aman çocuk; bant gibi yuvarlak bişeyler yapıştırdı bedenime ; elinde iğne 10 a kadar say uyuyacaksın, uyandığında herşey bitecek dedi. 1,2,3,4 hooop gitmişim.

Biri mi sesleniyor bana? noluyor? karanlıklardan sesleniyolar, kim bu ya? neresi ?derken ;gözümü açtıım; yatağımda odamdayım; noldu bana annem, eşim başımda; hoop gene gittim , geldim, uyandım artık burdayım aa ölmemişiiiimm....

Tamam duyuyorum, konuşmayıııın, başım çatlıyor , ağrı vaaar. (eşim bu kelimelerle ilerleyen zamanlarda benle dalga geçti ağrı var, ağrı var diye...))) )

Kapıda elinde bebekle, hemşire geldi. Aaa yok ben istemiyorum bakmasam. (eşim bebeği gördüğünü; ameliyat çıkışında beklerken, saatin 10.15 te bebeğin doğduğunu söyledi. Bebek çooook güzelmiş çok tatlı ve bembeyaaz dedi.) Bebek yanıma geliyor yaaa dur bakayım merak da doruk ta hani...(istemem yan cepe misali...)

AAAAA...aman allahım bu bebek benim mi? Kara kuru değil, bembeyaz, yanaklar tombiş pembe, ağzı burnu minicik, anam oda gözünü de açtı , beni görecekmiş vayyy ... (bebek mi, tıpkı anasıymış anam söyledi:))) ) Eşime diyorum eminsin di mi; bu bizim bebek ? Ameliyathanede bir sen vardın; ameliyathane kapısında bir bu bebek çıktı ve gördüm bu biziiiimm...

KÖŞESİ KÖŞESİ
CİĞERİMİN KÖŞESİ
ÖYLE BİR YAVRUM VAR Kİ
DÜNYADA YOKTUR EŞİ...

Dualarım tutmuştu 6 sene önce hastanede bu saatte doğum yapmıştım. Anladım ki herşey allahın kaderinde yazılanlardan ibarettti ... Stres insanın baş düşmanı ve herşeyi yok eden oydu. Belki de eşim boşuna ameliyat olmuştu ve benim hormon olayı da stresstendi... (yaşanan streslerr). Şu anda ilkokul 1 e başlayan paşam ders yapıyor ve bu yazdıklarımı okuyamıyor . Okuduğunda acaba ne yapacak. YAVRUM doğum günün kutlu olsun nice sağlıklı , mutlu , uzun ömürlere...

HOŞ GELDİN DÜNYAMA HOŞ GELDİN MELEKKK... SENİ ÇOK SEVİYORUM ...


Paşamı beklerken 5


Son gece, hamileliğimin, şişko patatesliğin bittiği gece; uyku yok kalkıp geziyorum bir sürü sorular, evhamlar dönüşü olmayan pişmanlıklar ,eşime bağırıyorum uyumaaaaa....beni sinir etme yarın ölürsem kurtulursun bendeeeen...


Saatler geçiyor sabah mı oluyor ne ?Korkuyoruuum narkozdan ya uyanamazsam doktorumu düşünüyorum ne kadar tatlı,bana teselli veriyordu.Birşey olmaz Allahın izniyle ;olursa da kader yapacak bir şey yok...Abdestimi aldım namazımı kıldım,kuran okudum ve hazırlandım sabah 7.30 annemide aldık,hastaneye gidiyoruz. Saat 08,00 de orda olmalıydık.


Saat 08.30 oldu biz hastanenin odasındayız hala gelen giden yok beni sormayın ne alemdeyim hatırlamıyorum. Saat 9.30 oldu beni hazırlamaya geldiler ;soydular ve önlük giydim başımada şapka taktılar birazdan alıcaz seni tamam mı? dediler.(UFF TAMAM...((( )


Ve geldiler 9.45 sedyeye yatırdılar beni, çaresizim anneme bakıyorum ;HAKKINI HELAL ET ANNEEE...


Asansördeyim (kaçsammı acaba nereye nasıl? ) eşim peşimde ve ameliyathanede ayrıldık.Ne kokuyor burası soğuukk bir hemşire beni konuşturdu ve rahatlattı karşımdaki saate bakıyorum 10.00 ordanda bir odaya soktular.Makaslar iğneler birde 5-6 kişi bişeyler hazırlıyorlar benimle ilgilendiler bende hatim indiriyorum soru soruyolar bi san.duam bitsin dimi ? gülüyorlar bana ;neyse göbek adını İBRAHİM koyun dedim; güldüler tamam dediler .


Az kaldıı o ne ya;




22 Ekim 2008 Çarşamba

Paşa' mı beklerken 4


Nihayet hafta sonu geldi ve doktoruma gittim evrak elinde bekliyordu artık tedaviye hazır olduğumu sanıyordu ben hamileyim dedim. Şaşırdı ; içeri geç hemen bakmam lazım dedi. Ultrasonda inceledikten sonra evvveeet hamilesin dedi. Çok yeni günü bile belli değil ancak 15 var yok dedi. İŞTE ARTIK HAMİLEYİİİM...

İlerleyen zamanlarda düzenli olarak kontrole gidiyordum ve çeşitli tahliller yapıldı. Herşey yolunda gidiyordu ,tahlil sonuçları da mükemmeldi. Dr.her kontrolunde beni ve kuzucuğumu sağlıklı buluyordu ...ALLAHIM SANA ŞÜKÜRLER OLSUN...

Hamileliğim iyi geçiyordu; kılık kıyafet ,ayakkabı ,çanta ,ve sade takılarla biraz kokoş hamileydim .Artık herkes bana iyi bakıyordu hele işyeri lokanta olduğu için her gelen elime, ağzıma yemek tatlı veriyorlardı... ve gönlümü hoş tutan çiçekler:))))

Bu kadar zaman ve hamilelik boyunca yaptığım yürüyüşlerin çok faydası oldu her şey normal gidiyordu daa ben normal den korkmaya başladdııımm...(anladınız normal doğum). Her kafadan bir ses çıkıyordu şöyle olsun böyle olsun; kimseyle uğraşamam kimse kızmasın ama yok sezeryan olacak karar verdim.:)))(ÇOK KORKUYORUM).

İkizler burcuyum kıpır kıpır yerinde duramayan, neşeli ,canlı ,heyecanlıyım; hamilelikte aynıydı koştura koştura iş yapardım.Mıymıntı, nazlı, kaprisli ,of lu hamilelik geçirmedim aşerme bile olmadı.

Son aylara doğru gidiyoruz zaman geçiyor hastane masrafları ikiye katlandı herşeye zam geldi sezaryen olunca fiyat bayağı yüksek oluyordu.Hastanemi ve dr. umu değiştirdim ve bu dr.dan daha çok memnun kaldım yalnız sorun vardı dr. um erkekti ...(ama sağlık napalım dimi bu arada laf aramızda dr. yabancı ve çok yakışıklıydı:)))...)

Bu arada eşim işe girmişti artık çalışıyordu onu söylemeyi unuttum.Artık son ay 1 ekimde işten ayrıldım çok hüzünlü vedaydı benim için sadece iştekilerle değil beni tanıyan herkesle vedalaştım... (ufff artık yalnızdıım beni unutmayın sık sık arayın emii)

Evde zaman geçmiyor; şiştim, ayaklarım da şişti, aynaya bakıyorum; hala güzelim hayret bişey ama kendime aynada bayılıyorum ...)))Ablaaa ben doğurmam dimi; korkuyorum .Kadıncağızın benden çektikleri 7. aydan beri buydu...Abla bişey oldu olmaz dimi...neyse tarih belli oldu ama genede yaaa olursa...

TARİH:23 EKİM 2002 büyük gün kuzucuğumu ellerime alacağım ama ya önce olursa ???:(((( ((((( KORKUYOMMM.

Artık son hafta geri sayıyoruz korkular; tavan yapıyor, uyku yok;şişko patates oldum;ve anneme gidip geliyorum ,evde duramıyorum ,temizliklerde yaptım, camlarıda sildim ,duyanlar kıyameti kopardı...

SON 3 GÜN; annemle küçükbir diyalogtan esinti;

..... ANNE ben doğurmucam ya vazgeçtim.

.....:)))) banane doğurmazsan doğurma napcan ya; deli kızım benim .

......anne ya dalga geçme benle ;korkuyom ben; doğurmucam ,istemiyom çocuk, sevmicem onu zaten;kara kuru bişey olcak.

...... saçmalama insan yavrusunu sevmez mi öyle şeyler düşünme hadi hadi dedi.:((

.....UF canım sıkıldı gidiyorum.

.....nereye gidiyon kız

....EVİME ben doğurmucam tamammı...

Dengem alt üst oldu;psikolojim bozuldu ;kafayı yicem yaaaa...neden böyle düşünüyorum anlamadım ama sonradan bin pişman oldum bunları düşündüğüm için.

ARTIK SON GECEM...

21 Ekim 2008 Salı

Paşa' mı beklerken 3


RÜYALAR; çok rüyalar gördüm; müjdeleniyordum biliyorum.



Ramazan ayındaydı yine; koyunlar topluluğu vardı yemyeşil yerde otluyorlardı bende onları seyrediyordum.Birden küçücük sol gözü kara, kınalı bir kuzucuk topluluktan ayrıldı ve bana doğru yürüdü önümde durdu. Eğildim onu okşadım ve kucağıma aldım ''meee '' ledi ; uyandım rüyaymış...



Çok ilginç başka rüyalar da gördüm. Bunların yorumlarında erkek çocukla müjdeleniyordum.Dualarım, secdedeki daimi heceler, dökülen yaşlar kabul edilmişti biliyordum.Sadece bekleyecektim ;HAYIRLI ZAMAN DA HAYIRLI MEKANDA HAYIRLI EVLAT...


Aradan bir ay geçti ve evime taşındım yeni yıla 2 gün vardı.Çok mutluydum evim artık evim var. (Allah herkese nasip etsin) Artık işe gidiş yolumda yarıya inmişti km lerce yol yürüyordum 2 vesait yolu hep yürüdüm .Damlaya damlaya göl olur dedim ve benim masraflarımı karşılıyordu.Artık yol sorunu yarılandı ablama çok yakındım ve beraber gidip geliyordum.


Bir gece uyandım ALLAHIM artık evime yerleştim borcumda yok doktora gidecem tedavimi yarım bırakma öyle yüzsüzdüm ki ;ALLAHIM dedim sen yeri göğü yarattın herşeyi yoktan var ettin.Dilediğinden alır dilediğine verirsin banada evlat ver ama tedavi olmadaaaan...


(daha sonraları anladım ki meğerseeemm hamileymişiim...)


İşyeri 3 katlıydı aşağı yukarı koşturuyorum sürekli ama bir kaç gün sonra merdivenin son basamaklarında yorulmaya başladım.Birde üşütmüşüm midem bulanıyor arada tansiyon düşüyor başım dönüyor.Ablam dedi ;seeen hamilesin yyooook mümkün değil benim çocuğum olmaz tedavisiz...


Bir kaç gün geçti midem hala bulanıyor ben nane limon içiyorum hastayım ya ;


Ablamın ısrarına dayanamayıp test yaptım bişey yok çöpe attım.Aklım çöpte 2 saat sonra gittim aldım AMAN ALLAHIIIMM çığlık; eşimle koptuk;gülüyoruz ,ağlıyoruz aynı anda aynı şeyler...


Artık işe mutlu gidiyorum ertesi gün;telefon ya sen doktora git arayı uzatmadan dış gebelik olabilir bir baktır.Ben gittim telefondaki sesi duymuyorum (ablam hatırlıyorsun dimi sendin teselli eden )zaten duygusalım; doğru aslında benim çocuğum olurmu ki kesin dış gebelik...


HAFTA SONU DOKTORA GİDİYORUUUM...


20 Ekim 2008 Pazartesi

Paşa'mı beklerken 2


Eyüp Sultan'ın manevi havası,yüksek pozitif enerjisi herkese olduğu gibi bana da huzur veriyordu. Ablamla beraber çalışıyor birbirimize destek oluyorduk. Daha öncede dediğim gibi sevilen ve sayılan bir insandım; ve benim hassas bir insan olduğumu bildiklerinden üzülmemem için herşey yaparlardı ellerim çiçeklerle dolu eve dönerdim.Hatta o kadar alemlerdi ki; mezarlıklardan bile gülleri toplayıp bana getirilerdi.:))) ( bu arada cadılıktada üstüme yoktur...)


Evet bir yandan günlerim böyle güzel geçiyordu.Eşimle doktora gitmeye karar verdik ve gittik problem malesef eşimdeydi.Ameliyat oldu herşey düzeldi; ama yine çocuk olmuyordu.Eşimin çalıştığı yerin maaşı gayet tatmin edici idi. Fakat kriz bizide vurdu ve işten çıkarıldı.(Tazminatını aldı tabi...) Artık eşim evde , ev inşaatı bitmiyor ,kira ,borç ,faturalar v.s. ben artık stress içinde yüzerken benim tahlil sonuçlarımda hormonlarım düşük çıktı ( ya da tahlil sonuçlarında hata vardı, görümcem kimya laborantıdır bu tür hataların çok olduğunu söylemişti ) tedavi gerekiyor ve masraflar o zaman ki maaşımı aşıyordu yapacak birşey yoktu.Doktora tedaviyi şu an olamayacağımı söyledim, hazır olunca geliriz dedim.


Artık duam ; ALLAH'IM HAYIRLI ZAMANDA, HAYIRLI MEKANDA, HAYIRLI BİR EVLAAAT...




Evliliğimin 3. yılındayım eşim kısa süreli iş bulup çıkmıştı. Eski işyerinin tatminkarlığını bulamadığı için işten ayrıldı tabi evi geçindiren ben oluyordum.


Bu arada kayınvalidem ve benim ailem çok destek verdiler onlar sayesinde borçlarımı bitirdim.(allah onlardan razı olsun...)


Ve mübarek RAMAZAN AYINDAYIZ...EYÜP SULTAN VE RAMAZAN AYI doyumsuz maneviyattayız...Çalıştığımız işyeri; RAMAZAN ayında belediye tarafından iftar yemeği vermektedir. Bu her sene tekrarlar KANAL 7 de her akşam canlı yayın yapılır.


BİR GÜN;bankadan geliyorum; sevdiğim bir ufaklık vardı, ayakkabı boyar geçmini sağlardı beni o da severdi. Baktım ağlıyor ; koştum yanına ne oldu ? niye ağlıyorsun? diye sordum . Yerlerde yemek döküntüsü vardı; çadırdan aldığı yemek tableti devrilmişti. Abla çocuklar bilerek yaptılar, yemeğimi döktüler dedi ve hala ağlıyordu. Elinden tuttum , gel benimle dedim. Onun çadırdan tekrar yemek alması için yüzlerce kişinin oluşturduğu sırayı beklemesi gerekiyordu.Ben sıraya geçmeden girebildiğim için 2 paket yemek tableti aldım ona verdim.Yüzü güldü Allah razı olsun senden dedi.


Yine Ramazan ayında günlerden BİR GÜN; yine bankadan geliyordum. Minübüste yaşlı teyze vardı; Eyüp' e geldi inmek için yardım ettim, zorla yürüyordu , gideceği yere kadar eşlik ettim. Tanıdığım bir kuyumcuda çalışan birinin yanına gidiyordu ; ondan maddi yardım alacağını söyledi. Çok zor durumdaydı kadın ağlıyordu ve evinde felçli tekerlekli sandalyede yaşayan 35 yaşında oğlu vardı ve teyzenin eşi yoktu.Üzüldüm cüzdanımdaki paraları ona verdim kendime çok az bırakmıştım. Kadıncağız bana o kadar çok dua etmişti ki ;( keşke hepsini verseydim).


Beni derinden etkileyen bir olayı daha yazmak istiyorum. İş çıkışındayız ablamla eve dönüyoruz yine Ramazan ayı ; canım çok sahlep istemişti herkes yollarda elinde bişey ler içiyorlardı .Bizde sahlep aldık çok sıcaktı tam bir yudum aldım,almadım derken karşımda bir ufaklık belirdi.Ablaaa çok canım çekti nolur bana versene dedi. Hiç tereddütsüz al bakalım dedim. Ablam Allah ne muradın varsa versin dedi .( kerata çocuk ya)...


DÜŞÜNÜYORUMDA!...Bu tür olayları ard arda yaşadım . ALLAH BENİ Mİ SINIYORDU?...




Bir daha ki yazı; UNUTULMAYAN RÜYA ...


19 Ekim 2008 Pazar

Paşa'mı Beklerken 1


Blog dünyasına girdikçe, başkalarının hayatlarını okudukça, herkesin birçok sıkıntısı olduğunu gördüm. Ben de hayatımda çok sıkıntılar çektim, bunları yazmak, paylaşmak istedim. Yaşadıklarımı ileride tekrar okuduğumda olgunlaşmak adına verdiğim mücadeleleri okuyanlara ibret olsun diye yazıyorum. Bir kaç gün sonra paşamın doğum günü ; o güne kadar bu yazıyı bitirmek istiyorum.

Bundan 10 sene önce sevdiğim kişiyle evlilik yaptım. Evliliğimiz hiç de kolay olmadı tıpkı ilerleyen hayatımda yaşadıklarım gibi. O yüzden öncesini yazmadan devam ediyorum...
Evimiz kiraydı ve mark üzerinden ödeme yapıyorduk. Teyzemin kendi oğluna ev almasıyla, 11 ay sonra o eve taşındım. Ablam prensese hamileydi, doğum yaklaşıyor çalıştığı işyerinden ayrılacaktı. Yerine geçici süre için geçtim. Eyüp Sultan'da güzel bir 3 lokantanın muhasebesini yapmaya başladım. Daha önceleri de bir çok yerde çalışmıştım, biraz deneyimim vardı. Ablam da herşeyi öğretti ve doğum zamanı geldiğinde işten ayrıldı. İşveren ve iş arkadaşları tarafından çok sevildim, sayıldım; beni bırakmadılar . Geçiçi süre için girdiğim işte 3.5 sene yi aşkın süre çalıştım. Sonra ayrılmak zorunda kaldım çünkü benim doğumum da yaklaşıyordu...

İşe girdikten bir süre sonra topraktan ev aldık. Lafta 6 ay sonra bitecek olan evin inşaatı 2 sene sürdü. Bu esnada bir buçuk yıllık evliydim artık çocuk düşünme vakti gelmişti. Ama çocuk olmuyordu. Evlilikte 2.yılımı da doldurdum, hala çocuğum olmayacağı hissine kapılmaya başladım... Daha doğrusu çevremdeki birkaç insan (eşim de dahil) bu düşünceye kapılmamda etkili oldu.

BİR GÜN...öLENE DEK UNUTAMAYACAĞIM...

"Eşim senin çocuğun olmaaaazz" diye bağırmıştı. ( Fakat oda çaresizlikten yapmıştı biliyorum, çünkü bizimle beraber evlenen arkadaşlarımız çoktan çocuk sahibi olmuşlardı.) Sesi yazarken hala kulağımda çınlıyor. Sesi odada yankılandı, duvarlara çarptı; döndü bana, beynime, kalbime, içime işledi hala orda duruyor... ALLAHIM dedim, o anda yakardım, kusur bende değil, eşimde olsun ve bana öyle bir evlat öyle bir evlat verki, "bambaşka olsun"...
AHHH BEDDUAM KISMEN TUTTU malesef. (pişmanım ve üzgünüm )

Devamını daha sonra yazacağım.

18 Ekim 2008 Cumartesi

ŞAKACI PAŞA


Paşayla yemek sohbetlerimizde vardır.Genelde ana oğul çok konuşuruz,anlatırız ,paylaşırız ama bazen bir inadı tutar ağzından cımbızla laf alırım.Yemekte tavuk vardı bizimki aç gözlü olduğundan tabağını kendisi doldurdu.Kısa bir konuşma;

Anne: Çok tavuk yeme yaaa, tavuk olacan hehe( esprik yapacam ya)

Paşa: Daha iyi ya yumurtlarım bende !!! ( hıııı)

yemekten sonra dvd syretmek isteyen paşa soruyor ;

Paşa: Köpekbalığı hikayesini seyretcem cd yi bana bulsana

Anne :Tamam seyret ( bu arada arıyorum bir sürü cd nerde bu ya)

Anne: Bulamadıım nerde ?

Paşa : Akvaryuma bak balıkların arasındadır.

Anne: !!!! (ıhhhh)

Çamaşırları makineye atarken onun hoşuna gider bazen o yapar deterjanı koyar ve düğmelere basar.Sıcaklık ayarınıda yaparken sorularda sorar burda ne oluyor v.s.

Paşa: Anne bu makinenin kapağını neden cam yapmışlar beyaz kapak yapmamışlar?

Anne:!!! çamaşırlar yıkanırken görünsün;mesela beyazlar yıkanırken renkli karıştığında görebilirsin...

DUYGU SELİ SEVGİ SELİ

Gecenin körü sabahın eri

Bu saatte ne işin var GÜL PERİ

Üzülmeyin yeterin gayri

İyiyim artıkın VALLAHİ...


Yine uyku tutmadı kalktım

Hemen bloga daldım

Arada okeye gireyim dedim

Ama sıkıldım bunaldım...


Blogtaki yorumlardan anladımki

Ne çok sevildiğimi

İyiki üzülmüşüm diyorum

Anladım daha çok DEĞERİMİ...

17 Ekim 2008 Cuma

BULUTLARI KOVALADIM

Not: Resmin büyük halini görmek için tıklayınız, bu resim evimin penceresinden çekilmiştir.

Geldim yine parlayacağım; tıpkı yıldız gibi ukalalık etmek istemezdim ama kendimi şu an böyle hissediyorum. Üzgündüm ruh halim bir süre böyle devam etti. Havada bulutluydu artık gezegenlerin etkisi mi ,hava durumumu yoksa; benim bakış açım mı? Rüzgar esti ben estim bulutlar ağladı bende ağladım saatlerce....
Üzülmüşsünüz yorumlarınızı aldım ve susmayan telefonları hepinize sonsuz teşekkürler.
Üzülmekte yaşamaktır. İnsan bazı dönemlerde çok yoğun üzülür bende öyle olurum ama atlatınca herşey eski haline döner. Anlarsın ki o zaman kendine yapıyorsun, çünkü karşındaki insan bunu bilmiyor, anlamıyor ve senin yaşadıklarını yaşamıyor bile...

Üzüldüğüm anlarda yaptığım tek şey evimin camından EYÜP SULTAN ı seyretmek ve diğer camileri... Huzur buluyorum Sultanahmet, Ayasofya, Mihrimah Sultan ve adını bilmediğim başka camileri ...
Bir kitapta okumuştum ALLAH SEVDİĞİ KULUNA 40 günde bir sıkıntı verir, kulum beni daha sık ansın, beni unutmasın diye. İşte bunu bildiğimden, bu durumlarda ağladıkça daha çok şükrederim, üzüldükçe daha çok zikrederim, hesapladım çünkü 40 günde bir güne denk geliyor bu yoğun üzüntü dalgası...
O yüzden her halükarda hamd ediyorum ve yıldız parlıyoooorrr...
KARDEŞİM , ABLACIM, YEĞENİMMM, NESO, ARKADAŞLARIM VE GELİN AYŞE ARTIK İYİYİM... SEVGİLER.

14 Ekim 2008 Salı

ÜZGÜNÜM

Bugün hatta dünden beri hatta daha önceki günler, haftalar, aylar hatta yıllardan beri üzgünüm.Üzgün olduğum halde kendimi mutlu neşeli hissetmek için herşey yaparım çevremdekiler için ama bugün yapamıyorum üzgünüm.

Bugün ruhen yine hastayım içimden bişey gelmiyor gülmek konuşmak hep tersine gidiyor herşey.Konuştukça yanlış anlaşılıyorum kendimi ifade edemiyorum üzgünüm.

Bugün sezen aksunun bir şarkısı var hep onu söyledim o şarkı beni derinden etkiliyor:

GÜLÜMSE HADİ GÜLÜMSE

BULUTLAR GİTSİN

YOKSA BEN NASIL YENİLENİRİM

HADİ GÜLÜMSEE..

SAZLARIM VARDI IRMAKLARIM VARDI ÇAKILTAŞLARIM VARDI BENİM

AMA SEN BAŞKASIN ANLIYORMUSUN BAŞKASIN

TUTKİ KARNIM ACIKTI ANNEME KÜSTÜM TÜM ŞEHİR BANA KÜSTÜ.

BİR KEDİM BİLE YOK ANLIYORMUSUN HADİ GÜLÜMSE...

12 Ekim 2008 Pazar

İKİNCİ VELİ TOPLANTISI


Bugün okul toplantısı vardı biliyordum; paşamın akıllı ve uslu olduğunu fakat onca insanın içinde bunu öğretmenden duymak oldukça keyifliydi.Öğretmenimiz gerçekten iyi bir gözlemci ve iyi bir eğitmendi çocuklarla tek tek ilgileniyordu.Öğrenciler hakkındaki yorumları tek tek yaptı ve öğrencilerin yaramazlıklarınıda anlattı.Bazıları çok hoşuma gitti paylaşmak isterim.

Öğretmen anlatıyor;

-Dersini niye yapmadın?

Öğrenci ;

-misafir geldi.

Öğretmen ;

- Fatih bu ( le ) (hecesi) ... (söylemesini istiyor )

Öğrenci ;

-tamam anlamında başını sallıyor...:))))

Bazı öğrenciler; ders kaytarmak için çöpün başında defalarca kalemlerini açıyorlarmış ve bir bakıyorum sınıfın yarısı çöpün başında topluca kalem açıyorlar.

Öğretmen ;

- Çocuklar sohbet etmeyin istemiyorum.

Öğrenci ;

- neden öğretmenim sohbeti sevmiyor musunuz? :)))))))))

Öğretmen bunları söylerken kendide gülüyordu fakat çok gürültülü bir sınıf olduğunu tekrarlıyordu.Bazı öğrenciler konuşmaktan ders dahi yapmıyorlardı hepsini tek tek velilere anlattı ve uyarılarda bulundu.Paşamı; sorunsuz iki öğrenciden biriydi....

Dalgalarla Dans

İşte bir önceki yazımda bahsettiğim dalgalı deniz eğlencelerine ait resim. Dalgalarla yüzmek çok riskli elbette ama çocuklar da donanımlı. Genelde kolluksuz yüzerler ama dalgada takmışlardı. Resimde solda paşa ve annesi, sağda büyük yeğen ve kardeşi küçük yeğen. Dalgalı da olsa deniz keyfinden vaz-ge-çe-mi-yo-ruz.

11 Ekim 2008 Cumartesi

AMAN ANNE...

Yine deniz yine yaramazlık e napalım denizi çok özledik...

Bu yaz şansıma deniz hep bozuktu. Dalgalar bizi görünce coşuyordu acaba dedim bize mi kızdı bu? köpürüp duruyordu. Dalgalı günlerden birinde artık dayanamıyoruz ve denize hucuuum. Bir gittik koskoca sahilde biz yaramaz 4 kişi, başka kimse yok. Uzaklarda biryerlerde bir kaç kişi daha var o kadar. Ama dayanamadık büyük yeğenle ben girdim, çocuklar avaz avaz ağlıyolar, Biz mi ? Dalgalardan duyulmayan çocuk sesiyle kendimizden geçmiştik. Dalgalarla kıyıya vurulup tekrar geri geliyorduk. Müthiş eğlence... Neyse dayanamayıp çocukları da aldık. Dalgalar çok yuksekti ama dalgalı denizin zevki bambaşkaydı. Paşa mı dışarı çıkmak istemiyordu, arada dalgalar paşamı alsada benden nerde diye aranırken annelik içgüdüsü onu buluyordum. Artık bitap düştüm dışarı çıktık fakat bizimkiler çıkmak bilmiyor ve ben çıkarken korkak paşa dayanamayıp oda çıktı.

"Anne çok şanslıyım biliyon mu" dedi paşa, senin gibi bir annem olduğu için ; sen bana arkadaş gibisin "kerata annee" :p

Yine birgün artık deniz durgun saat 17.00 sularında yüzerkene bizimde canımız sııkkın büyük yeğen gelemedi ama biz denize hucuuumm...İş anneanneyi ikna etmek lafta denize gitmeyi istemeyen bendim; beni kandıran paşa ve prenses yeğeni (halbuki ben kandırmıştım onlardan çok ben istiyordum denize gitmeyi) aldım. Anneanne başladı gene hava soğuk akşam oluyor çok durmayın dalgalıysa girmeyin vs.. Hemen çocuklara döndüm ııııhh tamam mı duydunuz anneannenizi beni üzmek yok. Tammaaam çığlıkları ile biz gittik.Bir baktık deniz çarşaf gibi allah allah ama gene kimseler yok 2 küçük çocuk vardı dışarısı rüzgarlı ve soğuk olmasına rağmen deniz sıcaktı . Girdik. Bir süre sonra üşüdüm ama bizimkiler çıkmıyor, donduuuummm diyorum çıkmıyorlar.

Ben çıkmıcam ağlıyorlar. Neyse hava bir bulutlandı, karardı. Yağmur geliyor bir fırtına rüzgar biz kaçıyoooozz. Paşa ve prenses gülüyorr amma macera olur çıkmayalıım diyorlar. Yürüyün dedim anneannen gelecek olan bana olacak. Neyse koşarak geldik eve anneanne eli belinde bir bağırdı. Saat kaç havayı görmüyon mu (dırdır vırvır) şöyle bir dönersin çocuklara (göz kırptım) sizin yüzünüzden yaramaz çocuklar siz beni delirteceksiniz dinlemiyosunuz beni dedim. Bizimkiler yine koptuu aman allahım gülmekten kırılıyorlar... (aman anne pes yani) şşşşttttttt çaktırmayın.

Not: resim burdan alınmıştır.

9 Ekim 2008 Perşembe

ÖCÜ ANNE

Paşanın maceralarını yazmaya devam ederken eski hatıralara dalış yapmak istedim ve çevremdeki insanlar tarafından istek talepleri aldım.Yine Tekirdağ macerasından bir yazı;
Yaklaşık 3.5 sene önce yaşanan bir anı paşa 3.5 yaşındaydı bir gün yukarıdaki katta büyük yeğen küçük yeğen ve paşa oturuyorlardı hava bozuktu ve denize gitmemiştik. Bende yatak odasına gitmiştim ve tuvalet aynasında kendimi seyrediyordum. Birden aklıma süpriz yapmak geldi ve tarağı aldım saçlarımı elektrik çarpmış misali cadı gibi yaptım. Saçlarım muhteşem çirkin ve dimdikti. Göz kalemi boyasını aldım önce dişlerimi boyadım, yüzüme de kocaman ben yaptım ve kaşlarımı ortadan birleştirdim aynaya baktığımda çirkinlerin en güzeli vardı. Sıra yan odaya geçmek vardı kapıyı açtıım ses tonum değişik gözler fırlamış napıonuz burdaaaa dedim çocuklar ilk önce aaaa diye çığlık attılar ve bir koptuk ki anlatamam yine gülme krizi yerlerde yatan yeğen bacaklarını morarttı yine küçük kikirdek yeğen zayen duramıyordu. Paşaaaamııı; zavallı yavruum korkudan ağlamaya başladıı annesini böyle görünce anne nolur eskisi gibi ol diye yalvardı ve oyunu dayanamayıp bitirdim ogünden sonra birdaha yanımdan ayrılmadı çünkü annesinin öcüü anneye dönüşmesini istemiyordu...

5 Ekim 2008 Pazar

MUZUR PAŞA VE ANNESİ

Havaların soğumaya başlamasıyla yazın sıcaklığını ve rahatlığını şimdiden aramaya başladım.Yaz tatilindeyken yaptığımız muzurluklar aklıma geldi ve bir tanesini yazacağım.Yazın daha aktif,neşeli,sempatik,hareketli ve birazda yaramaaazz oluyorum.

Yazları rahmetli anneanne ve dedemin evine tatile gidiyoruz.Deniz kenarında kocaman bahçeli eski ama çok şirin bir evde kalıyoruz.Kahvaltılar yapılıp ortalık toplanınca doğru denize gidiyoruz bazen de öğle yemeğinden sonra çıkıyoruz.Paşanın anneannesi (benim annem)yemek işlerini hallediyor bizde diğer işlerde yardımcı oluyoruz.Ablamın 2 kızı var biri 17 yaşında ve aynı burçtayız bu yüzden karakterlerimiz aynı diğeride 9 yaşında çok geveze ve kikirdek bir kızdır. Biraraya gelince bizi tutabilene aşk olsun.

Temmuz ayında bir gün annem akşama kuru fasulye yapacam baban istiyor dedi aman anne yazın sıcağında yenmez dedim birkaç gün sonra yaptı siz yemezseniz yemeyin dedi...

Biz denize gitmeye hazırlanırken annemde babanneme gidiyordu akşama gecikebilirim merak etmeyin dedi ve çıktık.Akşamüstü denizden geldik annem yoktu bizde kurt gibi acıktık baktık koca bir tencere kuru var kızlar çabucak masayı hazırladılar fasulyeyi 3 er tabak yedik (pilav bile yapamadık bide fasulye istemiyorduk).Büyük yeğen koca tencere bitecek bide fasulye istemiyorduk dedi. Çok güzel olmuş diyen paşaya ve kikirdek yeğene gülüştük o anda bende tamam çocuklar tencereyi bitiriyoz anneaneniz gelince fasulye arıcak tamam çaktırmayın dedim oleeeeyy çığlıkları atıldı macera başlıyor.

Masa toplanıp bulaşıklar yıkandı kahveler yapıldı midemiz davul gibi şişti bu arada fasulye küçük tencereye boşaltıldı. Koca tencere bitmiş dibinde birtabak kadar fasulye kalmıştı.(YAZZZIIIKKK)

Anneane geliyor biz sus pus oturuyoz gülmekte yok çocuklarla göz kırpıp şşşt yapıyoz.

Anacım geldi doğru mutfağa gitti (b.yeğende peşinde)sordu yedinizmi fasulyeyi yedik bitirdik çok güzel olmuş derken tencereye bi bakar bir çığlıkk hepsinimi yediniz okadar fasulye yenirmi yedik dedik.Bana döndü anam insan pilav yada makarna yapar baban akşama ne yicek dedi bir tabak bile yok hani fasulye istemiyordunuz dedi ve kızdıı.(bu arada kadıncağız tekrar gider bakar sanki çoğalacak fasulye ve diğer odalara bakar sanki fasulye bulacak)Bir ara üzgün şekilde wc ye giden anneme bu kadar yeter deyip sakladığımız fasulyeyi çıkarıp büyük tencereye boşalttık wc den gelen annem büyük yeğenle mutfağa girer yeğen anneanne der tencereyi açar bu fasulye hepimize yeter der neresi az bunun der.Anne anne tencereye bakar şaşırır nerden çıktı bu diye bize çıkışır.Bizi tutabilene aşkolsun dedimya kendimizi zor tutuyorduk artık başladık gülmeye ama kikirdek başladımı yine gülmeye büyük yeğen ağzı bir karış iki büklüm ve bacaklarına pat pat vura vura gülüyor.Paşa ve ben kendimden geçtim anamda katıldı bize kadın sanki altın bulmuş gibi sevindi.:)))))))

Babam da geldi o arada bize bakıyor noluyor diyor bizde gülme krizi cevap yok hadi oda bize katıldı sonradan olanları anlattık ve günümüzü güzel bir şekilde tamamladık...

4 Ekim 2008 Cumartesi

RAMAZAN BAYRAMI VE TATİL

Ramazan ayını bitirdik ve bayram geldi öncelikle herkesin ramazan bayramını kutlarım.

Bizdeki bayram heyecanı bambaşka tatil 9 gün paşanın keyfine diyecek yok.Bayramın 1.günü akraba ziyaretlerinden yorulan paşa 2.günü dışarı çıkmak istemedi sitem etti durdu bende o zaman okulu boşuna tatil yapmışlar okula marş marş dedim tabi işine gelmedi.3. günü mc donalsa hamburger yemeğe giden paşanın tatili dolu geçiyordu.Bayram ertesi babannesiyle parka giden paşa cumartesi günü de babasıyla parka gitti ve sevinçle gelen paşa pazartesi günü istanbul'un kurtuluşu nedeniyle pazartesi gününün de tatil olduğunu öğrenmiş daha kapıda anne pazartesi de tatil diye çığlık attı.Şaşırdım bende bilmiyordum tatil olduğunu bu sefer bana geldiler yeter ya bukadar da tatil olmazki dedim fenalık geldi çünkü hemen arkadaşımı aradım haber verdim onunda haberi yoktu tamda çocuklar okula alışmıştı derken bu kadar tatilin arkasında yine sıkıntı çekicez dedi.
Bu arada bayram harçlıkları biriken paşanın ilginç sorusu daha vardı 100 ytl 50 ytl 20 ytl var da niye 30 ve 40 lira yokmuş bunu bir kaç gün önce sordu tabi cevap yine yok çünkü hiç aklıma gelmemişti.(Yine ne diyeceğimi bilemedim annemle kardeşime danıştım onların cevaplarıda şimdilik paşaya söylenecek cevaplar değildi ve bir şey söylemedim)...